YUNUS PARKI GERÇEĞİ İLE İLGİLİ YAPTIKLARIMIZ

Yunuslar Neden Özgür Kalamıyor?

andreas_morlok_ist_yunus_il

İstanbul Aquaclub-Dolphinpark’taki Yunuslara Yardım Eli Uzatılmıyor – Yetkili Bakanlık Türkiye’deki Tüm Yunus Parklarındaki Yunusların Durumunu İnceleyecek- Yunus ve Balinaların İthalini Yasaklayacak Olan Bir Yasa Malesef Söz Konusu Olmamaktadır- Hayvan Hakları Açısından Kara Bir Gün

Radolfzell, Ankara, Istanbul, 17.01.2013

Alman Hayvan Hakları Kuruluşu ProWal geçtiğimiz Cumartesi günü İstanbul’daki Aquaclub-Dolphinpark’ta felaket koşullar altında tutulan bir Yunus keşfetti.

ProWal CEO’su Andreas Morlok: „Orada gördüklerimiz bizi fevkalade sarsmış durumdadır. Seyirci tribünlerinin hemen yanında hem hayvanlar hem de insanlar için fevkalade tehlikeli olan asitli klor çözüntüsü dolu bidonlar mevcuttu. Neredeyse patlamak üzere olan bir cam-beton havuzcuk içerisinde tek başına hapsedilmiş bir yunus hayata küsmüş durumda adeta mahkumiyet ızdırabı çekmekteydi.

andreas_morlok_istanbul_yun

Havuzcuğun cam pencerelerinde birçok çatlak mevcut olup, bir köşesinden dışarı su sızması ise sadece tek bir plastik yardımıyla engellenmeye çalışılmış durumdaydı. Camın patlaması halinde yunusun susuz ortamda ve cam kırıkları içerinde ölüme mahkum olacağı aşikardı. Bu tesiste bu tip kontrolleri yürütecek bir personel bulunmadığından, böyle bir durumda yunusun azap içerisinde öleceği kaçınılmaz bir durumdur. Show başlangıcından çok kısa bir süre önce tesise giren tesis çalışanları bizlere, çatlakların daha uzun bir süre dayanacağını söyleyerek bizi teselli etmeye yani atlatmaya çalıştılar. Kısa bir süre öncesine kadar burada iki yunus yaşamaktaydı. Diğerinin mevcut felaket hijyen şartları nedeniyle ölüp ölmediği sorusu yanıtsız bırakılmıştır. Show bitiminde yunus tesisini derhal terketmemiz istendi. Bu yunus cehenneminin derhal kapatılmasını talep ediyoruz.“

andreas_morlok_ankara_yunus

ProWal, geçen Pazartesi günü Ankara’da yetkili ve sorumlu bakanlığa bu konuyu bildirdi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol ise zaman yetersizliğinden bu konuyla hemen ilgilenilemeyeceğini bildirdi. Adı geçen Hayvan Hakları Kuruluşu İstanbul’daki yetkili mercilerle iletişime geçerek, bu zavallı yunusun hem ölüm tehlikesinden, hem de yalnızlıktan kurtarılabilmesi için başka bir yunus tesisine sevkinin gerçekleştirilmesi için girişimlerde bulundu. İstanbul ve Ankara’da işetişim kurulan dört resmi merci de yetkili olmadıklarını ileri sürerek, hayvan korumacılarının, adı geçen yunus tesisine bizzat sorarak hangi mercinin bu tesisin kontrolü için sorumlu ve yetkili olduğunu onlardan öğrenmelerini salık verdiler.

Ankara’da Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında yapılan görüşmede ProWal, yunusları da içeren Bern Konvansiyonuna taraf olunmasına rağmen hükümetin bu antlaşma şartlarının yerine getirilmesi konusunda kayıtsız kaldığını dile getirdi.

1979 yılında düzenlenen „Bern Konvansiyonu“, Avrupa‘nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarının Korunması Sözleşmesidir. Türkiye, 2 Mayıs 1984 tarihinde Uluslararası „Bern Konvansiyonunu“ imzalayarak bu konuda yükümlülük üstlenmiştir.

„Bern Konvansiyonu“ şartlarına göre yunusların tutsak edilmesi ve ticari amaçlarla kullanılması yasaktır. Adı geçen konvansiyonu imzalayan her bir ülke, bu anşmanın Ek II sinde listelenen yaban hayvanlarının korunmasını sağlamak için gerekli yasal ve yönetimsel önlemleri almakla yükümlüdür. EK II de yunuslar özellikle belirtilmiştir.

Türkiye „Bern Konvansiyonu“ nu imzalamış bir ülke olmasına rağmen, yasa koyucu ülkenin 29 yıldır bu anlaşma nedeniyle yükümlülük altında olmasına rağmen, anlama koşullarını uygulattıracak yasal yaptırımlar oluşturmamıştır.

andreas_morlok_ProWal

Andreas Morlok: „Prof. Dr. İrfan Erol’a, Türkiye’nin bu güne kadar adı geçen anlaşmanın yükümlülüklerini neden yerine getirmediği şeklinde yönelttiğimiz soruya bir yanıt alamadık. Türkiye böylelikle uluslararası antlaşmaların yükümlülüklerini yerine getirme konusunda gövenilir olmadığını göstermektedir. Bizler ayrıca Türk Hükümetinin çelişkili tutumunu da eleştirmekteyiz. Türkiye Sağlık Bakanlığı, Yunus Terapisi diye adlandırılan seansların bilimsel olarak herhangi bir yararının tesbit edilemediği, faydasız olduğu ve bu nedenle 2010 yılı Kasım ayında bu terapi seanslarına izin verilmemesi gerektiğini resmen bildirmesine rağmen, bu tip sözde terapi seansları hala en az altı Yunus Tesisinde fahiş fiyatlarla sunulmaktadır. Bizleri ayrıca şaşırtan ve hayal kırıklığına uğratan bir başka gerçek ise, bu konuda sorumlu ve yetkili Genel Müdürün ülkesinde bulunan Yunus Tesisleri hakkında hemen hemen hiçbir malumat sahibi olmamasıdır. Türkiye’de Yunus ve Balinaların İthalini İstisnasız Olarak Yasaklayan bir yasanın çıkartılması ve bununla birlikte orta vadede mevcut on Yunus Tesisinin kapatılması talebimiz ve umudumuz ise böylelikle bir bilinmeze doğru sürüklenmiş bulunmaktadır. Türkiye’de hiçbir Yunus Tesisinde yunus üretiminin gerçekleştirilemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak, gelecekte de doğal ortamlarından yakalanarak tutsak edilen yunusların, turistik amaçlarla maddi çıkarlar için istismar edilmek üzere Türkiye’ye ithal edilecekleri aşinadır. Ayrıca Türkiye’ye Japonya’dan Yunus İthalinin yasal olması nedeniyle de tüm yunus ailelerinin sürek avları neticesinde adeta katledilerek genç yunusların ailelerinden koparılarak yurt dışına satıldıkları ve tüm dünyaca esef ve nefret uyandıran bu kanlı pazarda ülkenin vicdani sorumluluk payı vardır. Bugün Yunuslar ve Hayvan Hakları için kara bir gündür. Hükümet, bugün uluslararası düzeyde şimdiye dek süregelen pekala yaralı olan imajını düzeltme konusunda büyük şansı tepmiş durumdadır. Dünya çapında prototestolar ve de tabi ki turizm boykotları Türkiye’nin bundan böyle karşı karşıya kalacağı olgular olacaktır.“

Andreas Morlok

CEO – ProWal

ProWal

Nonprofit marine mammal environmental protection society

andreas_morlok_yunus_afis_t

 

 

 

yunuslar_kadeh