Hayvanları Sinemada Yalnız Bırakmayın

Seyirci filmleri izlerken, filmlerde kendi rızaları olmadan bulunan hayvanların zarar görmediklerine dair yüzde yüz güvenebileceği bilgiye ihtiyaç duymakta. Dünyada No Animals Were Harmed (Hiçbir Hayvan Zarar görmemiştir) kredisi veren American Humane Association’ın (AHA) kurduğu monitör sistemi sayesinde, seyirciye filmde izlediği hayvanların haklarının korunduğuna ve sağlığına dair güven vermektedir. Türkiye’de bu görevi üstlenmek için HAYTAP ( Hayvan Hakları Federasyonu ), kendi bünyesinde Haytap Sanat’ı kurdu ve ülkemizdeki dizi ve film setlerinde kullanılan hayvanlar için izleme komisyonu oluşturdu. Yapımcıların kendilerine, tercihen film çekimi öncesi başvurmaları ve denetlemeyi talep etmeleri yeterli. Söz hakları dahi olmayan hayvanların çekimler sırasında hangi koşullarda kullanıldıklarını, zarar görüp görmediklerini tarafsız bir şekilde gözleyecek olan ekip, böylece seyirci vicdanında yanıt arayan endişeleri de Haytap güvencesi ile giderebilecek.

Bu denetleme sistemi çok önemli ve hayvanseverlik ve hayvan hakları arasındaki farkı kalın çizgiyle de göstermekte. Örneğin geçen sene bir festivalde izlediğim filmde şöyle bir sahne vardı; pencereye şiddetle bir kuş çarpıyor ve kuş kanlar içinde yere düşüyor. Filmin ardından yönetmene/yapımcıya bu sahnenin nasıl çekildiğini sorduğumda, Ben evde iki kedi besliyorum, hayvanları çok seviyorum ve arazide ölü kuş bulup onu kullandık diye bir cevap aldım. Kanıtlayabilir misiniz? dedim ve cevap gelmedi. Bu basit anekdot bile Türkiye’de bu monitör sistemine ne kadar ihtiyacımız olduğunun kanıtıdır. Önemli yönetmenlerin önemli filmlerinden bazıları da, hayvan hakları açısından hala kafalarda soru işareti bırakmaktadır. Entelektüel dokunulmazlığın altında saklanabilen sinema, özellikle güçlü sermaye bağlantısı sebebiyle hayvan haklarının ihlal edilmesini daha kolay bir hale getirmektedir.

Sanat üreticilerinin hayvan haklarını küçümseme hatta yok sayma tartışması yeni değildir. Bu konuda en temel göz önünde bulundurulması gereken ise 1978’de Paris’te ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin şu maddesidir: 5/4- Hayvanları içeren sergiler gösteriler ve filmler hayvanların onuruna saygı göstermek zorunda olup hiçbir şekilde şiddet içeremezler. İnsan hakları ve hayvan hakları arasında tek fark, hayvanların bu hakka insanlardan daha çok ihtiyaç duymalarıdır. Onca yaşam ve hak ihlali varken şimdi bunun sırası mı? sorusu hayvan hakları savunucularının karşılaştıkları ilk dirençtir. Oysa her türlü hak savunuculuğu hep birlikte tür, cinsiyet, ırk gözetmeksizin yapılırsa dürüst olur.

Dünyada en etkili hayvan hakları kuruluşu olan PETA hayvanların tüm eğlence sektöründe kullanılmasına tamamen karşıdır. En idealde olması gereken budur ancak günümüz gerçekleri göz önünde tututlduğunda bu ideal gerçekleşene kadar hayvanlar filmlerde ve sanat alanında kullanılmaya devam edilecektir. Bu yüzden en ideal gerçekleşene kadar, en azından sistemin içinde savunmasız halde kullanılan hayvanları denetlemek şarttır. HAYTAP’ın bu hizmeti sayesinde hem yapımcı kendini en doğru şekilde lanse etmiş olacak hem de seyirci filmin sonunda gördüğü HAYTAP kredisi sayesinde içi rahat bir şekilde filmi izleyebilecektir. HAYTAP’a başvuran yapımcı, filmin monitör süreci sonrasında,; Mükemmel, İyi, Kabul Edilebilir, Kabul edilemez kategorilerinden birine hak kazanacak ve HAYTAP’ın logosu ile birlikte Hiçbir hayvan zarar görmemiştir. yazısını kullanabilecek. Bu değerlendirmeye katılan filmelr hakkındaki ayrıntılı rapor federasyonun web sitesinde yayınlanacak.

Tuğçe MADAYANTİ DİZİCİ

  • Hayvanları Sinemada Yalnız Bırakmayın