Yeni Yasaya Rağmen Hayvan Canileri İçin Neden Tutuklama Gerçekleşmez? (2022)

14/7/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7332 sayılı yasa ile her ne kadar hayvanları kasten öldürmek ,dövüştürmek, işkence veya cinsel saldırıda bulunmak hapis cezası ile yaptırımlandırılan suç olarak görülse de daha önceki sorularda da anlattığımız üzere bu cezaların alt sınırları 4 ay  ya da 6 ay hapis cezalarından başlamaktadır.

   Ko-Medya ( dediğim basın ) buna benzer bir olayı haber yaptığında ya da konu internete düştüğünde ,  her ne kadar savcı dört  yıla "kadar"  hapis istedi diye yansısa da asıl dikkat edilmesi gereken suça verilen cezanın yasadaki alt sınırının ne olduğuna bakmaktır. Asıl gizli cümle orada saklı olduğundan ilk kanı sanki söz konusu kişinin " kadar " kelimesinden etkilenip dört yıl fiili olarak tutuklu kalacağını sanılmasıdır.

   Yargıcın takdir yetkisi ile cezayı daha üst limitten de verme olasılığı vardır. Ancak Yargıtay ceza dairelerinin uygulamaları çok sağlam gerekçe olmadığı sürece üst sınırdan verilen cezalara onama verilmemesi yönündedir.

Dolayısıyla alt sınır yeni yasada da üç yıl hapis cezası olarak yasalaşmadığı için  sanığın fiilî olarak tutuklanması halen söz konusu değildir . Hukukçu olmayanlar için mahkeme kararında belirlenen hapis cezası sanki tutuklamayla eş değermiş gibi görülebilir fakat ceza yargılaması usulü gereği bu bir tutuklama değildir. Kağıt üstünde olan bir hapis cezasıdır. Fail bildiğiniz demir parmaklıklar arkasına girmez. Değişiklik teklifimiz, o yüzden, her ne kadar alt sınırı üç yıldan başlayan hapis cezası içerse de Meclis komisyon görüşmelerinde bu talebimiz reddedilmiştir.[1]

2021 Yasa değişikliği ile  bile faile büyük olasılık alt sınırdan ceza takdir edileceğinden, sonuçta önceki Kabahatler Yasası uygulamasındaki gibi yine bir para cezası olacaktır. Bu sefer adı idari para cezası değil, fakat adli para cezası olacaktır. (Sonuçta  kamu vicdanı açısından değişen bir şey olmayacağı zamanla tekrar görülecek.)

Dolayısıyla yeni gelen 7332 sayılı yasa ile dahi tutuklama olasılığı düşük bırakılmıştır.  Fakat yine sinirlenip kızacağımız bu durumun, bürokratların konuya duyarsız yaklaşımının , cezaevlerinin aşırı yoğun olmasının , adliye sisteminin kalabalıktan yorulmasının , toplumdaki "tasa değerlerinin" henüz istenilen düzeyde olmamasından kaynaklandığını da kabul etmemiz gerekir.[2] Başka bir deyişle toplumun tüm kesimlerinden parlamentoya bu yönde gelen baskının dozajı hâlâ yeterli değildir. Tasa düzeyi daha hassas olan kesim ise her şeyi devletin tepesinden beklemektedir ve sivil toplum örgütü gücüyle , baskısıyla bazı kavramların değiştirilebileceğinin bilincinde değildir.

Sosyal medya baskısı bunu daha sık kullanan kentli insan için bir kıstas olabilir ama kesinlikle yeterli değildir. Yine Meclise defalarca sunmuş olduğumuz ve komisyonlarda kabul edilmeyen teklifte ise ağırlaştırılmış bölüm ile ilgili fıkramız eğer kabul edilmiş olsaydı şöyle olacaktı:

“Bu Kanunda yazılı hayvan haklarını ihlal eden eylem toplumsal infial yaratmış ise ayrıca üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suç şikâyete bağlı olmayıp, Cumhuriyet Savcılarınca re’sen (kendiliğinden) soruşturulur. Ayrıca bu suçu işleyen kişinin özgürlüğü bağlayıcı cezası sona erdikten sonra en az bir yıl boyunca devlete bağlı bir psikolojik tedavi merkezinde müşahede altına alınması gerekir. Bu suçtan ceza alan kişinin cezasının infaz yasasındaki lehe olan düzenlemelerden yararlanamaz”

Hayvanları Koruma Yasasındaki cezai maddeler yanında diğer mevzuatımızdaki yasaların da cezaların infazında etkili olduğu hukukçu olmayanlar tarafından bilinmemektedir. Örneğin Ceza Yargılamaları Yasasının 231. Maddesi işte bu beş yıl içinde kişinin tekrar kasti bir suç işlememesi halinde kişinin ceza almayacağını , bu beş yıllık sürenin adeta onun için denetim süresi olduğunu vurgulamaktadır. Tabi bu durum hukuk tekniği açısından 5199 içinde yazmadığından ortaya çıkan tutuksuzluk halini kimse anlayamaz. Oysa bu karar ile , ilk defa suç işlemiş (daha doğrusu suça öyle ya da böyle bir şekilde bulaşmış), iyi niyetli, dürüst şahıslara tanınan ikinci bir şans anlamına gelir.

 

Adeta sanığa “evet bu suçu işlemişsin, daha önce kasıtlı bir suçtan sabıkan yok, mağdurun ya da kurumun zararlarını da gidermişsin, kişilik özelliklerini ve tutum davranışlarını değerlendirdik bir daha suç işlemeyeceğini umuyoruz,  sana ikinci bir şans veriyoruz. Eğer beş yıl boyunca hiçbir kasti suç işlemez isen bu cezayı işleme koymayacağız. Beş yıl sonra sanki beraat etmiş gibi olacaksın. Eğer beş yıl içerisinde suç işlersen bu takdirde şimdi hükmettiğimiz ceza ile birlikte işlediğin suçun da cezasını ayrı ayrı çekeceksin.” denilecektir.

Bu yönüyle “ASKIDA” bir hükümdür. Denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işleninceye kadar askıda kalmaya devam edecek, suç işlenince askıdan alınarak işleme konulacaktır.

Dolayısıyla nasıl oluyorsa hayvanlara sadistçe  muamele eden kişinin de , bir daha kasıtlı suç işlemeyeceği kanaatinin mahkemede nasıl oluşacağını anlamak kanımca mümkün değildir. Çünkü kişiye ceza verilmemesinin toplum ve sanık açısından daha yararlı olması gerekirki hayvanı manyakça öldüren birkişiyi ıslah etmeden aramızda barındırmayı kabul edebiliyoruz. Açık açık bu toplum suça meğillidir , cezaevleri ağzına kadar doludur , içeriye adam tıkmaya yer yoktur diyin herkes nasıl bir toplumda yaşadığının aynasına baksın da korkup titresin.26/9/2022

 

Haytap Başkanı

 

Yazı 111 Soruda Hayvan Hakları Kitabından ( 2022 yılında çıkacak 3. baskı )  'daki bölümden alınmıştır.

 

[1] Yasa değişikliği ile ilgili meclise sunulan tekliflerimiz , görüşmeler , yazılı deliller , itirazlarımız , ses kayıtları için www.haytap.org / kütüphane / hukuk / parlamentodan  bölümüne bakabilirsiniz

[2] “Prens, faziletli ise yasalara ihtiyaç yoktur, faziletsizse yasaların hiçbir faydası yoktur.” Konfüçyüs