SOKAK HAYVANLARI GERÇEĞİNDE YAPTIKLARIMIZ

Hayvan Sevmeyenlere Hizmet : Hayvan Bakımevleri

2004 yılında çıkan mevcut Hayvanları Koruma Yasası ve Yönetmeliklerine göre belediyeler hayvanların doğalarına uygun olacak şekilde bakımevi kurmakla, sahipsiz sokak hayvanlarını aşılayıp, kısırlaştırıp öncelikle aldığı yere bırakmakla yükümlü..Teee 2004ten beri hepsi için yükümlülük bu.

 

Mahallelerimizde sosyalleşmiş , yıllardır bizlerle beraber yaşayan , kırmızı ışıkta duran , nereden su içmesi gerektiğini bilen , sığınacak yerini bulan , kimseye yük olmayan sağlam hayvanların dahi toplatılacağı kaygısını bizlerde uyandırmaktadır. Özellikle bu gibi yerler açılırken mutlaka basit kısırlaştırma ameliyatları için değil aynı zamanda trafik kazası geçirmiş yaralı ve güçten düşmüş tüm mağdur hayvanları kapsayacak hatta hayvan ambulansı teşkilatı dahi olan , merkezdeki ilçe bakımevleri ile koordinasyonu olan , ilçeler arası hangi belediye iktidarda olursa olsun bari bu konuda siyasi parti ayırımı gözetmeksizin koordinasyonlu bir hizmet murad edilmelidir. Konuya bu açıdan yaklaştığımız zaman , petshop trafiğini , yurtdışından kaçak girişleri , internet üzerinden hayvan satışlarını , kontrolsüz üretim çiftliklerini durdurmak üzere adımları yetkili makamlar atmadığı sürece , ne kadar iyi niyetli olunursa olunsun , bu gibi çalışmalar her zaman sorunu öteleyici olmaktan öteye gitmeyecektir.

Her zaman söylediğimiz gibi sokak hayvanı sorunu yoktur , sokak hayvanlarıNIN sorunu vardır. Ve hepinden öte onlar sokak hayvanı değil , sokağımızın hayvanıdır.

 

Diğer yandan hiçbir şekilde de mera arazisi olan  bölgelerin  "hayvan bakımevi" adı altında imara ve betolaşmaya açılmasına aracı olması karşısında da uyanık olduğumuzu kamuoyunun bilmesini isteriz.Örnek bakımevinin nasıl olması gerektiğini merak edenler web sitemize bakabilir.

.
HAYTAP olarak ise bu yasayı yine kafalarına göre yanlış anlayan idarecilerin bu yükümlüklerini yerine getirmediği gibi binlerce hayvanın doldurulacağı, , DEVASA ÖLÇEKLİ BİNLERCE HAYVANIN TOPLANACAĞI bakım evlerine başından beri karşı duruş da sergiliyoruz. .Bunun yerine, gölgelikli , kapalı açık alanlı, ağaçlı bahçelerden oluşan, toprak zeminli mağdur, sakat, kör, güçten düşmüş , hatta terk edilmiş, , işkence travması yaşamış hayvanlar için olan ORTA ve KÜÇÜK ÖLÇEKLİ, insana ve hayata yakışan, gönüllülerin orada yaşayan canlılarla birebir ilgilenebildiği fonksiyonel hastane tarzı bakımevlerinin her ilçede , tüm hayvanları da kapsayacak şekilde olması gerektiğine inanıyoruz

 

Bu gibi yerler inşa edilirken mutlaka tecrübesi olan egolarını yenmiş işin uzmanı olan bakımevi veteriner hekimlerinden yazılı görüş alınması gerekiyor.  Aklı başında gönüllülerden tecrübesinden yararlanıldığını ise ben açıkçası çok görmedim. Çünkü tüm hayvanseverlere idarelerin genelleme bakış açısı arada zeki insanların çözüm önerilerinin de kaynanmasına ciddiye alınmamasına neden oluyor. Bu merkezlerin mutlaka  konusunda uzman hocaların kontrolü altında ve kar amacını öne çıkartan şirketler vasıtasıyla da inşa edilmemelidir .. Bu arada itiraf etmeliyiz ki her konuda bilgi sahibi olan bölge  hayvanseverinin (!)  , her kendisine "ben derneğim , ben komisyonum. ben şuranın şefi buranın koordinatörüyüm , ben şu partinin hayvan şeysiyim" diyen kişilern görüşleri bile birbiri ile çatışmalı olduğu da ortadır. 

Belediyelerin hizmet adı altında zaman zaman inşa ettiği beton kafeslerden fayanslı alanlardan oluşmuş devasa alanlar ise ürkütücüdür , hayvan sevmeyenlere hizmet edecekmiş gibi gözüken , mahallesinde sosyalleşmiş bir hayvanı bile istemeyen şikayet ve toplama yeri intibaını vermektedir.Pratikte de hayvan sevmeyene mahallesinde sokağında hayvan görmek istemeyene  hizmet edecekmiş ve hayvanların sonsuza kadar buralarda kalması için varolması gereken yerler olarak gözükmektedir. Yani hayvanları zehirlemeyin öldürmeyin ama onlara gözümden ırak olacağı fakat belediyelerin gönüllülerin sonsuza kadar bakacağı yerler olsun hayali kurulmaktadır. 

 

 

 

 

 

 

 

 


Hayvan Sevmeyenlere Hizmet :

Mevcut Hayvanları Koruma Yasası ve Yönetmeliklerine göre belediyeler hayvanların doğalarına uygun olacak şekilde bakımevi kurmakla, sahipsiz  sokak hayvanlarını aşılayıp, kısırlaştırıp öncelikle aldığı yere bırakmakla yükümlüdür ( Md 6 ) . Kim ne derse desin yasanın amir hükmüdür bu. Ama inadına bu maddeyi görmezden gelip kendi yasasını uygulamak isteyenlere karşı her yıl özellikle toplumsal infial yaratan toplama hareketleri karşısında  direnmeye çalışıyoruz . Vatandaşın ve belediyelerin aklına hep gelen Hayırsızada vakalarında olduğu gibi hayvanların toplanıp bu bakımevi denilen merkezlere tıkılarak sorunun çözülebileceğini düşünmeleri. O kadar zayıf ve kıt vizyon bakış açısıki bu.
.
Bakımevi denilen yer fotoğraflarda gördüğünüz gibi toplama merkezleri değil tam tersine bir hastane işlevinde olması gerekirken , tarım bakanlığının , belediyelerin kısırlaştırma ve hatta besleme görevlerini yerine getirmemesi , köpek ticareti karşısında devletin boynunun menfaat grupları karşısında çaresiz kalması şelalenin akışını sonlandırmayacağı gibi bu merkezlerin de dolup taşmasına ya da olası saldırılarda hep yine mağdur ve masum olan bu canlara fatura kesilmesine neden olmaktadır. 

 

 

 

 

 

 

 

Son yıllarda giderek artan inanış , sahipsiz hayvanlar belediyelerce öldürülmesin fakat sokaktaki hayvanların da bir şekilde alınıp bu bakımevlerine götürülüp orada ölene kadar bakılması anlayışıdır. Yani bakımevleri gözümüzün önünden bu hayvanlar gitsin diye inşa edilmesi düşünülmektedir. Oysa amaç bu hayvanların sorunları için tedavileri için bu merkezlerin yapılması sonra da doğal yaşamlarının sonuna kadar bizlerle yaşamalarıdır. Aşılanmış kısırlaştırılmış hayvan sosyalleşeceğinden ve mahalle içindeki sayısı da katlanabilirlik sınırlarında kaldığında onlarla yaşamak fikrini kabul etmeyişimiz direnişimiz nedense devam etmektedir. 

Öte yandan kimsesiz hayvan sorunu sadece kedi ve köpeklerden değil , yük hayvanları başta olmak üzere mağdur ve güçten düşmüş tüm hayvanları kapsamalıdır. Bu gibi yerler inşa edilirken kendisini hayvansever sıfatını bürümüş kişilerden değil , işin uzmanı olan bakımevi veteriner hekimlerinden yazılı görüş alınmalı , aklı başında gönüllülerden fikir alınmalı , bu merkezler konusunda uzman hocaların kontrolü altında inşa edilmeli , ülkedeki diğer tecrübelerden faydalanılmalıdır . Çünkü her hayvanseverin , her kendisine ben derneğim , ben komisyonum ben şu partinin hayvan şeysiyim diyen kişilerin görüşleri bile birbiri ile çatışmalı olduğu da ortadır. 


Özellikle bu gibi yerler açılırken mutlaka basit kısırlaştırma ameliyatları için değil aynı zamanda trafik kazası geçirmiş yaralı ve güçten düşmüş tüm mağdur hayvanları kapsayacak hatta hayvan ambulansı teşkilatı dahi olan , merkezdeki ilçe bakımevleri ile koordinasyonu olan , ilçeler arası hangi belediye iktidarda olursa olsun bari bu konuda siyasi parti ayırımı gözetmeksizin koordinasyonlu bir hizmet murad edilmelidir. 


Örnek bakımevinin nasıl olması gerektiğini merak edenler web sitemize bakabilir. ( Lütfen tıklayın :  https://www.haytap.org/flipbook/mobile/index.html#p=1 )

Türkiye’de birkaç iyi örnek dışında binlerce bakımevinin  durumu çok ama çok kötüdür. O yüzden biz aslında tutsak olarak yaşayacaklarına varsın dışarıda trafik kazasında ölsün az yaşasın diye bile düşünüyoruz. 

Fakat , ortalama bir belediye çalışanı ve vatandaş , bu merkezleri  hayvansevmeze de hitap eden merkezler gibi algılanmaktadır. Yani "mahallemdeki hayvandan şikayet ettiğimde nasıl olsa bir hayvan bakımevi var , ilgililer gelir alır bir daha da bu hayvanı buralarda görmem. Çünkü Avrupada sokakta köpek yok. Bizde de olmasın !"


Yerel yöneticiler ise kaldırım taşını değiştirmeyi bakımevlerinde yaşanan drama son vermeye tercih etmekte iken , sürgün yeri memurunun vicdanına kalmış orada binlerce can nefes almakta , hayata tutunmaya bile zorlanırken gözlerin bu zulme kapatılması tamamen merhametsizliktir.


Kısırlaştırma yapılmadığı ve yurda kaçak olarak giren hayvanların önü kesilmediği sürece de  adını daha bilemediğimiz bir çok yerde cins kedi köpeklerle buralar dolmaya devam edecektir. Bakımı yapılan , kısırlaştırılan , aşılanan hayvanlar yerine bırakılmalıdır. Musluk ana vanadan kapatıldıktan sonra zaten kimsezi hayvan da kalmayacaktır. Ancak tavandan su akmaya devam ettiği sürece ne bakımevleri ne kısırlaştırmalar ile de yerdeki suyu temizlemek bu şekli ile mümkün değildir. 

Uygulamada hayvan bakımevleri birer sağlık ocağı , veterinerlik ofisi , klinik hatta rehabilitasyon merkezi olarak çalışması gerekirken , bu merkezler maalesef insanlar tarafından terkedilmiş bir çok sağlıklı kedi ve köpeğin bulunduğu , “hayvan bakımevi ” adı altında çok kötü şartlarda ve adeta bu hayvanların yaşamaya mahkum edildiği , mekanlar haline dönüşmüştür. Sahiplendirme ise hayvancıklar yavru veya cins değilse toplum tarafından kabul edilmemekte , cins hayvan sahiplenen ise köpek sahiplendim diye övünmektedir. Oysa şuradaki fotoğrafta gördüğünüz hiçbir hayvanın sahiplenme şansı olmadığı gibi mahallesine de dönme şansı yoktur. Çünkü vatandaş gözümden ırak olsun , belediye buraları iyi bir yer yapsın onalra baksın ama geriye dönmesin bakışındadır.
 


Halbuki , hayvan bakımevine gelen tüm hayvanların tedavilerinin yapıldığı birer küçük hastane olması asıldır. Tutsakhane olarak algılanıldığında hem buraya gelen yardıma ve bakıma muhtaç hayvanlar gerekli faydayı göremeyecek hem de insanlar barınaklara sahipli köpeklerini bırakmak konusunda teşvik edilecektir. Bakımevi müessesinin yardıma muhtaç hayvanlar olduğu sürece  uzun yıllar hizmet etmesi gereken yerler olması düşünülürken “barınak” kavramının kesinlikle en kısa zamanda kaldırılması ve pratik hayata bu şekliyle geçirilmemesi asıldır. Bakımevi kavramı bu haliyle kaldığı sürece , geçici hayvan severlik hissine kapılan insanlar tarafından da “ nasıl olsa devlet onlara bakar “ zihniyetiyle terk edilmeyi de teşvik etmektedir.

( Bir bakımevindeki ameliyathane / hastane nasıl olmalıdır için Haytap katkıları ile ve temsilcilerimizin desteği ile hazırlanan örnek projemiz ) 


Çünkü bakımevleri  aşırı yoğunluktan ve kullanım amacının dışında adeta birer ölüm kampı , hayvanların adeta zorlukla yaşamaya mahkum olduğu , zorla nefes aldığı , gözlerden ırak birer işkence merkezi , haline gelmiştir. 


Olayın vehametini anlatmak için bir çift köpekten 6 yılda ortalama  60.000 hayvancağız..sokaklarda ,bakımevlerinde, trafik kazalarında…itlaf ekiplerinin zehirli iğnelerinde…Kısırlaştırma bile bu kadar sayı ile başa çıkamaz…hem maliyeti , hem emeği gereği…altı üstü iki kedi köpeği kısırlaştırmamanın ulaştığı rakamın korkunçluğunu size bir kez daha vurguluyorum…tam altmışbin…!



Tüm bu gizli sorunların yanında , ölüm ve işkence kampı haline gelen hayvan bakımevleri   de onların sorunu çözülemeyecektir. İthalat ve ihracat trafiği ile musluk tepeden akmaktadır ama bizler yeri  temizlemekle uğraşmaktayız. Yani , aslında tüm enerjimizi musluğu kesmeye adamamız gerekirken biz  hâlâ kendini hayvan sever diyen ancak belki sıradan vatandaştan hayvanlara daha fazla zarar veren kişilerin kaprisleri ile bilinçsiz olarak yapmış oldukları hataları temizlemekle zaman ve enerji kaybettiğimizi kime anlatabiliriz ? Hemen yanımızdaki  “bizden” olan arkadaşımıza mı ?. 


Bilgililerin ilgisiz , ilgililerin bilgisiz olduğu bu kısır döngüde bu tutsakhaneler iş yapıyorMUŞ gibi görünmemizde , hele yüzbinlerce liralar harcayarak ,  kendimizi kandırmaya devam ettiğimizin en güzel örneği olmaya devam etmektedir. Bakımevi denilen merkezler eskiden zehirleyerek öldürülen hayvancıkların resmi olarak öldürüldüğü merkeze dönüşmesi bir çok belediyenin ve hayvanları istemeyen vatandaşın  işine gelmektedir. Buraların tüm hayvanlara hizmet eden hastaneden öte farkının olmaması gerekir.

 

Siz hastaneye gidip iyileştikten sonra ölene kadar orada mı kalıyorsunuz yoksa evinize geri mi dönüyorsunuz ? Bu sorunun yanıtını verirseniz nasıl bir hayvan bakımevi yaratacağınızı da kestirebilirsiniz. Yoksa hastane yerine tutsakhane yaratmak için mi tüm mücadele ? 10/06/2007

 

Haytap Yönetim Kurulu Başkanı

 

Not : 

Yasa dışı hayvan toplanmalarına karşı ekteki dilekçe örneğini kullanabilirsiniz

 

Hayırsızada katliamı olmasın ( basın yansıması )

 

Konu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler ayrıca 111 Soruda Hayvan Hakları adlı kitaba da bakabilirler