KÜRK GERÇEĞİNDE YAPTIKLARIMIZ

Sophia Loren ve Kanada Fokları... ERDAL ATABEK

Gazete sayfasındaki duruşları da ilgisiz gibiydi.

Gazetemiz Cumhuriyet’in 02 Nisan Cumartesi günkü sayısının 8. sayfasında Sophia Loren ile ilgili fotoğraflı bir haber yer alıyordu. Sinemanın -71 yaşında bile güzel kadını- Sophia, kendisine verilen ödülü sanatsever Şakir Eczacıbaşı ’nın elinden alıyor, bu ödülü Oskar ödüllerinin arasına koyacağını söylüyordu. Sophia Loren, sadece oyunculuğu ile değil, kişiliği ile de saygı duyulan güzel bir İtalyan kadınıydı. Yanında duran kendisinden kısa ve şişman Carlo Ponti ona yakıştırılamaz, film yapımcısı olduğu için bu şansa kavuştuğu sanılırdı. Öyle olmadığı sonradan anlaşıldı, Sophia Loren salt güzel bir kadın olmanın ötesine geçerek kişiliği ile, eş olarak sadakati ile saygı uyandırdı. Ancak gazetemizin 8. sayfasında bu haberin hemen yanında bir haber daha vardı: Kanada foklarının katliamına tepki. Birkaç gündür ’’Kanada foklarının avlanması’’ çok önemli bir haber olarak dünya ajanslarından geçiyordu. Kanada hükümeti, yılın bu günlerinde fokların avlanmasına izin veriyor, fok avcıları da ’’fokların kafalarına vurup uyuşturarak canlı olarak derilerini yüzüyorlardı’’ . Bir hayvanın derisini canlı canlı yüzmek? Evet, canlı olarak yüzülmesi gerekiyordu, çünkü hayvan ölürse derinin kalitesi bozuluyordu. Nasıl teknik ama? Olayda yaşatılan vahşet dünya hayvanseverlerini ayağa kaldırmıştı. Bütün hayvanseverler, Kanada’nın deniz ürünlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunuyorlardı. Haberde ’’Kanada’da iki gündür süren avda 30 bin 800 fokun öldürüldüğü’’ bildiriliyordu. Bu olayın belgeseli yapılsa da bütün sinemalarda ’’insanın vahşeti’’ olarak gösterilse ne iyi bir iş yapılmış olur. Canlı fokların kafalarına vurularak sersemletildikten sonra derilerinin yüzülmesi? Korkunç bir şey. Brigitte Bardot , işte bu konularda mücadele veriyordu. O da ’’Fransa’nın en güzel kadını ve simgesiydi’’ . Roger Vadim ’in ’’Ve Allah Kadını Yarattı’’ filminde dünyanın gözünü kamaştırmıştı. Güzeldi, sevimliydi, dişiliğin bütün özellikleri ona bahşedilmiş gibiydi. Şimdi o da yaşlanmıştı. Saint-Tropez’deki villasına çekilmişti ama yaşamını hayvan haklarını korumaya adamıştı. Protestolar yapıyor, hayvanlara yaşatılan zulme karşı çıkıyordu. Bizdeki ayı oynatıcılığına da karşı çıkmıştı. Kendisine ’’yüzünüz kırışmış artık’’ diyen bir gazeteciye ’’yüreğim kırışmadı’’ yanıtı ünlüydü.İşte, gazetedeki birbiri ile ilgisiz görünen iki haber bana birbiri ile çok ilgili göründü. Keşke Sophia Loren de o gece çıktığı sahnede bu olayla ilgili görüşünü de dile getirseydi. O konudaki görüşünü bilmiyorum, büyük olasılıkla o da Brigitte Bardot gibi düşünmekte olabilir, ama bunu yaşamının bir yerine koyabilseydi keşke. Keşke, insanlar böyle elde edilen kürkleri giymeyi reddetseler. Keşke insanlar, beş saatte bir dolar verilip haftada 70 saat çalıştırılan Tayvan’ın, Çin’in modern kölelerinin ürettiği çantaları, giysileri, pantolonları, spor ayakkabılarını giymeyi protesto edecek insanlık bilincine ulaşsalar. Haftada 70 saat çalışıp eline 14 dolar (ortalama 18 YTL), ayda da 56 dolar (ortalama 73 YTL) geçen yeni kölelerin ürettiği Kathie Lee, Wal-Mart, Ralph Lauren, Ellen Tracy, Liz Claiborne, Kmart, Cherokee Jeans, Sears, Nike, Adidas ve daha birçok ürünü bilinçli tüketiciler satın almamayı başarabilseler. Dünya değişirdi elbette. Elbette başka bir dünya kurulurdu. Sophia Loren başka bir Sophia Loren olurdu. Hepimiz daha insan olurduk.


ERDAL ATABEKCUMHURİYET
e-mail: erdalatak@superonline.com erdalatak@gmail.com

  • Sophia Loren ve Kanada Fokları... ERDAL ATABEK