BEKİR COŞKUN KÖŞESİ

Kene...

BU sene her yerde kene var.

Hafta ortasında İstanbul’un, dün de Ankara’nın, köy yaşamının hüküm sürdüğü gecekondu bölgelerinde gözüktü.

Şimdiye kadar on bir kişinin öldüğü söyleniyor.

Tavukları topluca imha ettikleri için böyle oldu.

Tavuk ve kanatlılar böcek toplayıcıdır. Bir tavuk günde iki dönümlük alanda kene-mene bırakmaz, toplar ve yok eder. Onlar kırsal kesimin süpürge makineleridir.

*


Eminim şimdi Tarım, ya da Sağlık Bakanlığı’nda bir uzman bürokrat oturmuş, keneden kurtulmanın yolunu düşünüyordur.

Ama aklına bir şey gelmiyordur.

Gelse, koşup Bakan’a söyleyecek.

Bu yüzden Bakan da susuyor.

Çünkü o da "Kenenin dördü sağda, dördü solda olmak üzere sekiz ayağı vardır" dışında bilgiye sahip değil.

*

Bu adamlar sivrisinekleri yok etmek için gölleri-sulak alanları kuruttular, tam üç bin çeşit bitki ve canlı yok oldu...

Süne mücadelesi için yıllarca uçaklarla ilaçlama yaptılar, süne toplayan keklik, bıldırcın, çil, tarla kuşları artık yok, AB uçakla ilaçlamayı yasakladı.

Köylüyü kurtarmak için Batı’da yasak olan "taneli gübre" dağıttılar, toprak kısırlaştı, buğday dahi ABD’den geliyor.

Tarlaları sulamak için artezyen kuyuları ile fıskıye yöntemini önerdiler, yeraltı suları çekildi, Anadolu susuz...

Yaptıkları her şey peşinden bir felaketi getiriyor.

Ve kuş gribini önlemek için köylerde, gecekondularda yoksulların tavuklarını, kazlarını, ördeklerini, kuşlarını çuvallara doldurup ateşe attılar.

Keneler bastı.

Ama onlar hálá orada, bakanlıklarda uzman-bürokrat olarak öyle oturuyorlar.

*

Kene
 işte böyle bir şeydir...

Kafası vardır ama çalışmaz... Kafası daha çok başkalarının kanını emmeye yarar.

Yapıştığında farkına varamazsınız. Çünkü dili anestezi etkilidir, gireceği çevreyi uyuşturur.

Kurtulmak zordur.

Bir kere yapıştı mı...