PARLAMENTODA HAYTAP OLARAK NELER YAPIYORUZ ?

HAYTAP Başkanı Av.Şenpolat’ın TBMM Konuşması - 6 Temmuz 2021

    Haytap Başkanı Av Ahmet Kemal Şenpolat ın yeni gelen yasa değişikliği teklifi üzerine 6 Temmuz 2021 de TBMM deki konuşmasının bir bölümünü izlemek için tıklayınız..

 

 

 

HAYTAP HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU BAŞKANI AHMET KEMAL ŞENPOLAT

Avukat Ahmet Kemal Şenpolat HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Başkanı, aynı zamanda MEF Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hayvan hukuku dersleri veriyorum. Dolayısıyla hukuki kısımlara gireceğim çok zamanınızı almayacağım, bir kere konuşacağım. Diğer maddelere de fazla girmeyeceğim belki bir şey değişmeyeceğini de biliyorum çünkü on yedi yıldır belki sizden bile eskiyim, on yedi yıldır bu Meclise gelip gidiyorum özellikle bu yasayla ilgili olarak. Bu arada Cumhurbaşkanı o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan’la Dolmabahçe Sarayında görüşmelerimizden itibaren, hatta daha öncesinden itibaren bu yasa hep gündemdeydi. Sayın Vekilimiz “On sekiz aydır.” dedi ama hâlbuki on sekiz ay değil, yaklaşık on yedi yıldır aslında bu değişiklik hep…

 

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Ben rapor çıktıktan sonra dedim.

 

HAYTAP HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU BAŞKANI AHMET KEMAL ŞENPOLAT – Evet. Ama yani hep on yedi yıldır biz bunu gündemde tutmaya çalıştık. Umarım yani bu kadar emeğin sonucunda… Ben tamamen, külliyen karşı değilim ama birkaç cümle değişikliğiyle, birkaç cümlenin çıkartılmasıyla daha büyük bir kesim tatmin olacak o ortada. Yani bunda inat edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Yani külliyen bir karşılık yok, fakat hani önerilerimiz de var onlar eğer sabah yine arkadaşlar da konuştu, ben onları tekrar etmek stemiyorum, daha fazla kişiyi tatmin etme olasılığımız var; bundan kaçınmayalım. Hemen şeye gireyim… Yasanın adı “hayvanları koruma kanunu” evet, “hayvan hakları yasası olsun.” deniliyor ama hukuki olarak hayvanlara hak verilmesi mümkün değil, yani bunu hukukçu olmayanlara nasıl anlatabilirim? Hayvanlara hak verdiğiniz zaman aynı insanlarda olduğu gibi tasarruf ehliyetlerinin olduğunu kabul ediyorsunuz, yani onlara miras kalabilir, alım satım işlemi yapabilir, tasarruf işlemlerinde bulunabilir gibi bir anlama geliyor. Benim üniversitede vermiş olduğum dersimin de hayvan hakları dersi olmasını örneğin üniversitede hukukçular kabul etmediler çünkü hayvanların hakkı olamaz. Ama hayvanların bir hukuku olabilir, onların korunmaya değer bir hukuku olabilir. Dolayısıyla, eğer ismi değişecekse “Hayvan Hukuku” olabilir “Hayvan Haklarını Koruma Hukuku” olabilir, hukukçular bunu daha iyi anlayabilir ama teknik olarak “Hayvan Hakları” olamıyor. O zaman, gazete haberlerinde bazen görüyorsunuz ya “Amerikalı yaşlı bir kadından köpeğine 1 milyon dolar miras kaldı.” bilmem ne oldu falan gibi, konu o yerl ere gidebilir. Hayvanların maalesef –keşke olsa- bir hakları yok, Medeni Kanun buna engel oluyor bir kere. Dolayısıyla, değişecekse “Hayvan Hukuku” gibi değiştirilebilir. Bir de yasanın adında tabii “Hayvanları Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanununda Yapılan Değişiklik” var; evet, Türk Ceza Kanunu’nda sadece 151’inci madde kaldırılıyor ama burada birçok başka yasaya da dokunulduğu için bence Medeni Kanun’da da değişiklik yapılması gerekiyor.

Bizim yıllardır slogan olarak kullandığımız şeyi Komisyonun kullanması, milletvekillerinin kullanması çok güzel yani “Hayvanlar mal değildir, candır.”ı herkes söylüyor fakat bu sadece Ceza Kanunu’ndaki 151’inci maddeyi kaldırmakla olmuyor. Eğer gerçekten böyle bir şey yapacaksanız açın, Alman Medeni Kanunu’na bakın, onlar cesaretli bir şekilde Alman Medeni Kanunu’nun 90’ıncı maddesinin içine “Hayvanlar mal değildir, hissedebilen canlılardır.” diye bir hükmü açık açık koydular. Evet, şimdi Hayvanları Koruma Kanunu’na bunu koyamazsınız ama illa koymak istiyorsanız, illa “Hayvanlar mal değildir.” demek istiyorsanız bunu açık bir şekilde Medeni Kanun’a koyacaksınız 683’üncü maddeye ek bir fıkra olarak. Ama koymayacağınızı tahmin ediyorum, ben yine de söyleyeyim, bundan sonraki beş yıla ya da on yıla yatırım yapıyorum bu cümleyle. Fakat siz bir yandan katalogdan satışa izin vereceksiniz, diğer yandan, Kara Avcılığı Kanunu’yla ilgili herhangi bir şey yapmayacaksınız, Bakanlık istediği gibi hayvanların öldürülmesiyle ilgili olarak ihaleye çıkacak ve “Bundan para kazanıyorum.” diyecek ; dolayısıyla, siz zaten hayvanları mal olarak kabul ediyorsunuz, istediğiniz kadar slogan olarak bunu söyleyin. Yani yasanın içeriği ile sizlerin söylemiş olduğunun arasında açık bir tezat var. Katalogdan satış yapacaksınız, internetten “petshop” hayvanlarının satışını yapacaksınız, doğrudan satış yapacaksınız yani faturalı mal alınacak, satılacak; e, nasıl oluyor o zaman “Mal değildir de can.”a geçtik? Yani kendi içimizde tezada düşmeyelim. Ya cesaretli bir adım atalım, Medeni Kanun’a bir cümle ekleyelim “Hissedebilen varlıklardır.” diyelim -ki gelişmiş bütün ülkelerde incelediğiniz zaman o madde vardır- ya da bu sloganı söylemeyin, boşuna basında da internette de “Hayvanlar mal değildir, candır.” diye sloganlar çıkmasın. Yanıltıcı oluyor yani hukukçular gülüyorlar, böyle bir şey yok çünkü; onu özellikle vurgulamak istedim.

Bir de yasa teklifinin genel ruhunda şunu görüyorum: Evet, burada bu kadar kişi yıllardan beri mücadele ediyor ama görünen o ki burada şu anda aramızda olmayan ciddi bir lobicilik grubu bu yasa teklifindeki kimi maddelerin değişmesini istememiş. Örneğin, şu anda, evet “Niye konuşuyor?” gibi düşünebilirsiniz ama diyelim ki turizmciler çok büyük olasılıkla geliyorlar, diyorlar ki: “Yunus parkları kapatılmasın, komik bir idari para cezası verin, 25 bin lira Rixos Hotel’de 3 gece kalma parası o adam için. Eğer siz gerçekten cesaretliyseniz 500 bin lira para cezası verin, adam için caydırıcı olsun. RTÜK için 20 bin lira diyorsunuz, yayın yapmadığı zaman yani saniyesine adam 100 bin lira alıyor bir reklamın, 20 bin liradan CNN Türk mü, NTV mi, bunların hangisi etkilenecek? Hiçbir tanesi etkilenmeyecek.

“’Pet shop’larda hayvan satılmasın.” diyoruz; tamam, kapatıyorsunuz ama bizim oradaki derdimiz, o camın arkasında can satılan dükkânlardaki hayvanların çektiği eziyet değil ki, onun için bu tartışmalar yapılmıyor ki. Evet, öyle olanlar da vardır ama esas derdimiz, popülasyonun kontrol altına alınması, bilinçsiz bir şekilde insanların gidip oradan almaması. Siz orayı kapatıyorsunuz, başka bir kanal açıyorsunuz, adama neredeyse kargoyla Pitbull da gelecek, Cocker de gelecek, Golden da gelecek; âdeta satış şeklini değiştiriyorsunuz, on-line satışa açmış oluyorsunuz. Biz popülasyonu kontrol etmek istiyorduk yani önümüzdeki on yıl iç inde sokakta bir hayvan olmasın, terk edilen hayvan olmasın istiyorduk. Adam dükkâna gittiği zaman diyecek ki: “Ben B1-17’den 3 tane hayvan istiyorum.” “Kargoyla mı yollayalım, gelip buradan mı alırsınız?” diye pizzacı gibi dönüp dolaşacak, iş oraya gelecek.

Size satrançtaki üç dört hamle sonrası karşılaşacağımız olayları anlatmaya çalışıyorum.

 

Önemli konulardan bir tanesi daha:

Evet, kedi ve köpekler üzerine kurgulanmış gibi gözüküyor her zaman yasa teklifi fakat en fazla canı yanan hayvanlar -kabul edin, etmeyin- mezbahadaki hayvanlar. Bakın, acısız kesimi yine kabul etmeyeceğinizi biliyorum ama kafamıza girsin, bundan beş yıl, on yıl sonrasına yatırım yapıyoruz. Acısız kesim Türkiye'nin bazı yerlerinde uygulanmaya başladı. Kesilmesin demiyoruz, öyle ütop ik ve marjinal bir şey üzerinden gitmiyoruz ama bugün gidin, acısız kesim aleti yaklaşık 10 bin euro civarında, uygulama yerleri var, çok istiyorsanız götürebiliriz; hayvanlar kan revan içinde değil, yavrusunuz önünde kesilmiyor. Bir ineğin, koyunun kesildikten sonra -bilimsel olarak tespit edilmiş durumda- üç dakika boyunca acı çektiği ortada. Biz bunda önderlik edelim, ne olur; hayvanlar kesilmesin demiyoruz, mecburen olacak ama acısız kesim olayı varken, Diyanet buna onay vermişken, Tarım Bakanlığıyla bu kadar mücadele ediyoruz, bir şeye de önderlik edelim, birazcık radikal olalım bir yerde ya, radikalse eğer bu. Gerçekten, onlar kedi ve köpeklerden, sabahtan beri konuştuklarımızdan çok daha fazla acı çekiyor. Bu hayvanlar memeli, bu hayvanların yavrusu var, bu hayvanların yavruları öldürüldüğü zaman gözlerinden yaş geliyor, dokuz ay on gün hamilelik yaşıyorlar aynı insanlarda olduğu gibi, sadece konuşamıyorlar. Acısız kesim çok zor bir şey değil. Bu kadar radikal karar alamadınız, en azından pilot bazı şehirlerde uygulanmasını teşvik edelim, diğer şehirler de bunu görür, kendiliğinden geçer, bazı şeyler yasayla olmaz ama diğer insanların, uygulayıcıların aklına böyle bir şey gelmiyor, bunu gösterelim yani yasada bunun önü açılabilir.

 

Bir şey daha: 1’inci maddede tanımlarda geçti ama ileriki maddelerde karşımıza gelecek; ev hayvanı tanımı yapılmış fakat ilerleyen maddelerde göreceğiz, karşımıza gelecek, 28/A maddesinde bu hayvanları öldürenler için altı aydan başlayan hapis cezası var. Ama hangi hayvanları? Ev hayvanlarını ya da evcil hayvanları diyoruz. Peki, sahipsiz olan hayvanlar ne olacak; eşekler, atlar, sokaktaki köpekler, kediler? Dolayısıyla, bizim buraya, 1’inci maddeye mutlaka sahipsiz hayvan tanımını koymamız lazım. Eğer koymazsak hâkimin önüne bu yasa gittiği zaman diyecek ki: “Sahipsiz hayvan tanımıyla ilgili olarak siz 28’inci maddede bir şey düzenlememişsiniz, sadece evcil hayvanların öldürülmesi hâlinde altı ay hapis cezası var.” Orada ben eksiklik gördüm, bunun mutlaka… 28/A maddesinde ben onu tam olarak göremedim. 28/A maddesinde yaptırımlar bölümüne geldiğiniz zaman bakın şöyle diyor, :

 

“Bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldüren kişi altı aydan dört yıla kadar hapis cezasıyla çarptırılır.”

Ev ve evcil hayvana siz bunu verdiğiniz zaman diğer hayvanları görmezden geliyorsunuz. Yani sadece tanıma değil, 28/A maddesine o kelimeyi eklemeniz lazım, ileride başımıza sıkıntı çıkacak, özellikle Mustafa Hocam size vurgulamak istiyorum bu kısmı.

Toparlayacağım, bir iki önemli eksik kısmımız daha var. Sayın Komisyon üyeleri, pratikte karşılaştığımız sıkıntılardan bir tanesi de şu:

Adamın ev hayvanı var, evcil hayvanı var, balkonda bırakmış, gitmiş yazlığına, kulübesinde zinciri çok kısa. Evet, şimdi çevre, doğa hayvan polisi vesaire falan çıktı ama konut dokunulmazlığı olacağı için böyle durumlarda hayvan polisinin ya da Bakanlık yetkililerinin müdahale yetkisi yok. Yani hayvanını bırakıyor, bir ay Bodrum’a gidiyor, balkonda siz onu dışarıdan görüyorsunuz, hayvana acil olarak, ivedi olarak müdahale edilmesi lazım. Savcılık “Ben karar vermem.” diyor, Hayvanları Koruma Kanunu’nda açık olarak bir yetki vermemişsiniz, konut dokunulmazlığına girer diye o hayvanı oradan alamıyorsunuz. Buraya ek bir madde eklenmesi lazım çünkü bunlar acil durumlar, bir iki saat içinde hayvana müdahale edip alabilmeniz lazım adamın bahçesinden. Kısa zincirli oluyor, güneşin altında kalıyor, yağmurun altında kalıyor, bir hafta boyunca orada kalmış oluyor. Unutulmuş, eklenmesi gerektiğini düşünüyorum, pratikte biz bununla çok karşılaşıyoruz, kimse müdahale edemiyor buna. Hatta, buraya belki savcılığı da koymak isteyebilirsiniz ama bana kalırsa savcılıktan izne de gitmeyin çünkü adam oraya gidecek, izin alacak, savcının duruşmadan çıkmasını bekleyecek, izin çıkacak; o hayvan öldü gitti bu arada. Yani bazı yerlerde ivedi karar vermemiz gerekiyor ama hayvana mal olarak bakarsanız, evet, üç gün sonra da belki biri gidecek de müdahale edecek. Ama şu aşamada müdahale yapılamıyor.

 

BAŞKAN YUNUS KILIÇ –Toparlayalım, son…

 

HAYTAP HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU BAŞKANI AHMET KEMAL ŞENPOLAT – Toparlıyorum, tamam. Bilmeyebilirsiniz, Hayvanları Koruma Kanunu’nda, Hayvan Hakları Kanunu’nda deneyle ilgili bir madde olmaması gerekiyor. 2014 yılında -bilmeyebilirsiniz- o çok sevdiğimiz Tarım Bakanlığı -o dönem Orman ve Su İşleri Bakanlığı yönetmelik çıkardı “Sokak köpekleri üzerinde, sahipsiz hayvanlar üzerinde deney yapılabilir.” diye. Tekrar ediyorum “Sahipsiz hayvanlar üzerinde deney yapılabilir.” diye yönetmelik çıkardı. Kim çıka rdı? Siz çıkarmadınız -belki o dönem yoktunuz- Bakanlık çıkardı. Niye böyle bir şey çıkardı bilmiyorum ama demek ki bir talep var, bu talebin altında kaldılar ve yönetmeliğini çıkardılar. Siz diyebilirsiniz ki: “E, itiraz etseydiniz.” Evet, ettik.

Süresi içinde Danıştaya dava açtık. Danıştay davayı daha yeni sonuçlandırdı geçen yıl, reddetti. “Üst mahkemeye gidin.” diyebilirsiniz, üst mahkemeye de gittik, Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna, 1 hâkim muhalefet şerhi verdi, gelen mahkeme kararı onaylandı. Şu an itibarıyla sokak hayvanları üzerinde deney bir de Bakanlık üzerinden yasalaşmış oldu. Eğer, siz buraya bir cümle ekleyin… Tamam deneyin olmasını illa istiyorsunuz, anladım ama bir cümle ekleyin “Sokak hayvanları üzerinde deney olmaz.” cümlesini koyun en azından. Tamam, diğerlerin kurtaramadık, anladım; üzerinizde baskı var, vesaire falan var ama sokak hayvanları üzerinde deney olmaz cümlesini en azından koyun bari…

 

 

HAYTAP HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU BAŞKANI AHMET KEMAL ŞENPOLAT – Sahipsiz hayvanlar; kediler, köpekler, hayvanlar… Onu koyun en azından Danıştaydan çıkan bu kararı artık legalite etmeyelim, emsal hâline gelmemiş olsun. Daha başka söyleyeceklerim var ama çok zamanınızı almayım. Genel olarak söyleyeceklerim bunlar. Teşekkür ederim.

BAŞKAN YUNUS KILIÇ – Teşekkür ederim.

 

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – 28/A cevaben bir şey söylemem gerekiyor.

 

BAŞKAN YUNUS KILIÇ – Mustafa Bey, her şeye cevap verirseniz bu gitmez. Bence sonunda…

 

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Yanlış ifade edildi de şöyle: “Ev ve evcil hayvan” diye bahsediyor kanunda. “Evcil hayvan” dediğimiz zaten sahipli olmayan sokak köpeklerini de kastediyor yani sahipli ve sahipsiz hayvanları kastettiğimizde… Ev hayvanı evde bakılan ama “Evcil hayvan” dediğimiz de evde bakılan hayvanlar değil.

 

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Yalnız “Evcil hayvan” tanımında bu yazmıyor.

 

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Ama bakın “Evcil hayvan” tanımında kültüre alınmış hayvanlardan bahsediyoruz.

 

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Kanundaki “Evcil hayvan” tanımınızda bu yazmıyor.

 

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – “Evcilleştirilmiş, kültüre alınmış hayvanlar” kastında köpekler, kediler gibi hayvanları kastediyoruz.

 

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Ama evdekiler ya da evciller… Ama sokak köpekleri kültüre alınmış ya da evcilleştirilmiş değil ki.

 

BAŞKAN YUNUS KILIÇ – Öyle, öyle, tanım öyledir.

 

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – O zaman buraya teklife hiç tartışmadan “Sahipsiz hayvan” tanımını eklemek bütün sorunu çözecek aslında. T B M M Tutanak Hizmetleri Başkanlığı İncelenmemiş Tutanaktır Komisyon: Tarım Tarih: 06/07/2021 Saat: Kayıt: Tarım Stenograf: Uzman: Sayfa: 213

 

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Ama bu kanundan sahipli, sahipsiz hayvan tanımını çıkardık, bu ayrımı kaldırdık.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Hayır, tanımlarda “Sahipsiz hayvan” tanımı var.

 

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Bunun çeşitli sakıncaları var.

 

BAŞKAN YUNUS KILIÇ – Gülizar Hanım, şöyle: Sahipsiz hayvanlarda evcil hayvandır, evcilleştirilmiş hayvandır, o yüzden kapsar yani geniş.

 

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – O zaman tanımlardan sahipsiz hayvanları çıkartıp evcil hayvanların tanım ına bunu koymak lazım.

 

BAŞKAN YUNUS KILIÇ – Olabilir.

 

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Başka türlü bu maddede sokak köpeği öldürüldüğü zaman -ben hukukçuyum, birçok hukukçu var- hâkimin karşına gidip bu madde geldiği zaman “bu madde de cezai müeyyide yok k i der, kapatır. Bunu ortadan kaldırmak lazım.

 

PROF DR İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Kemal Bey’in konuşmasını dinlerken 2 konuya çok kısa olarak değinmek istiyordum.

Birincisi, tabii, acısız öldürme ya da kesme, kesim. Bu çok önemli, önemli bir noktayı vurguladınız. Bilmiyorum, bu heyet, bunu herhâlde kabul edebilir diye düşüyorum, kabul etmesi gerekir, çok çok önemli. İlgili maddeye gelmedik ama bu çok katıldığım ve sonuna kadar savunulması gereken bir husus acısız kesim. Gerçekten işkence ediyoruz, canavarca hisle öldürüyoruz.

 

Hayvanları ama sizin “hayvan hakkı” kavramına yönelttiğiniz eleştiriye katılmak şöyle mümkün değil: Zannediyorum daha çok medeni hukuk ve Medeni Kanun çerçevesinde konuya yaklaştınız oysa insan hakları öğretisi açısından baktığımız zaman sosyal haklar için de “İnsan hakkı değil.” deniyordu yaklaşık olarak seksen yıl önce, yaklaşık elli yıl önce “Çevre hakkı diye bir kavram yok.” deniyordu, oysa öznesinin mutlaka onu savunabilmesi veya insan olması gerekmiyor artık çağdaş insan hakları öğretisinde.

O bakımdan “hayvan hakları” kavramını kullanmak insan hakları öğretisi bakımından bir lüks değil. Medeni hukukun… Tabii ki Türkiye’de özellikle özel hukuk çok klasik kavramlarda kaldı. Belki medeni hukukun, insan hakları öğretisine do ğru evrim geçirmesini bu şekilde hayvan hakları yasası, çevre hakları yasası gibi yeni yasal düzenlemelerde tanımlar yaparak katkıda bulunabiliriz diye düşünüyorum. Teşekkür ederim.

 

BAŞKAN YUNUS KILIÇ – Teşekkür ederim.