DON KİŞOT’UN KÖŞESİ

"Taksitlendirerek Ödeyebilir miyim ?"

 60 ’ larıma geldim..daha bu dünyada neler göreceğim neler..her gün bir şey daha öğreniyorum.

 Kuduruk moruk diyorlar bana. Terbiyesizler

Can sıkıntısı işte…geçen de bahçedeki ağaçları budadıktan sonra hızımı alamadım , evdeki köpeğimin de kuyruğu uzun gözüktü bana diye bir anda  kesiveridim.  Bahçedeki yıllardır zincire bağlı kangal da iyi duysun , kurtlar kapmasın diye kulaklarını makasla alıverdim.

 Anestezi ne gezer hocam. Allahın bizler için yarattığı mahlukat..o senin benim gibi can çekişmez ki ..

 Hanımdan da yüz bulamayınca geçen de  dayanamadım ormandaki  eşeğe de tecavüz ettim. 40 yıldır kimsenin olmadığı ormanda meğersem bu sefer görenler olmuş.

 Gerçi bu işleri sana övünmek için anlatmıyorum , çocuktan beri yaparım, arkadaşlar da yapar , mahalleli de yapar. Herkeşler yapar.

 Sonuçta heyvandır bunlar, beyim.

Ben zaten elimden geleni yaparım canını acıtmamak için ki siz gençler bunun hep tersini olduğunu savunursunuz.

Bak dinle , geçen de şehirdeki böyük markete indiydim….

Tam kurban arifesi öncesi. Karşımda kasaların yanında ne göreyim bir “KURBAN SETİ” ! ..

Paketin içinde keskin bıçak , heyvanı ağaca asmak için kalın ip , eldiven..daha neler neler..öyle de güzel paketlemişler ki ..helal olsun dedim…ne kadar ilerlemişiz..gözümden kaçmasın diye de tam marketteki kasaların önüne koymuşlar…kurbanda çömdüm bizim on yaşındaki kartlaşmış sarı kızın başına , bu yaşa kadar yapmamışım kese kese öğreniriz bu yaştan sonra diye…3 dakikada can vermesi gereken sarı kız yarım saatte böğüre böğüre ancak öldü..meğersem hamileymiş de yavrucağına bağırırmış.....meğersem onu dermiş ..ne bilem ben ? ...zavallıcığı kestikten sonra  öğrendim. bizim baytar dedi.  Ehil kasap zaten dünyanın parasını istiyor..nerede bulacağım onu..? kese kese biz  de yaparız helbet dedim ama ele yüze bulaştırdık , mırdar oldu işte.

Bizim köylükte zaten herkeşler böyle yapar. Bunun nesi kötü ki ? Siz de çok abartıyonuz , beyim.

Allahtan bizim oğlan kalmadı bu köy yerinde , şehre göçtü beş on sene önce…

Ama sonuçta o da bizim toprahtan.... heyvandan , toprahtan , börtü böcekten gopamamış..gene kendini sardırmış heyvanlara …baktım eniklerle , kedilerle , davşanlarla , börtü böcekle uğraşıyor. Koymuş onları bir kafese , satışa sunmuş..olum kim alıyor bunları dedim..bizim köyde zebil gibim, ortalıkta ...çoğunu üremesin diye suda yavruyken boğarız , zehirleriz biz..burada para mı ediyor bunlar diye sordum…

Manyah mı bu millet..?

“Yok buba” dedi..

“peynir ekmek gibi gidiyor bu enikler…geçen sene aha şuncağız bodrum katındaydım , şimdi   city hall denilen yerde koca dükkan aştım.iyi kâr var. 20ye alıyon 2000e satıyon. Kime ne bulursan, ne giydirirsen. Arada telefat zayiat oluyor ama işi bilecen , görmen gerekenleri görecen. Buba şunlara bak ne kadar sevimli…bazı müşterilere eve servis bile yapıyos..kuyruklarını , isteyenlere kulaklarını kesilmiş olarak  , şak şak hallediyos..alan memnun satan memnun..sen hala köydeki sarı kızdan medet umuyon..para burada bubaaa..buradaaa....seneye de maymun getirip satacam ..suriyeden çok geliyo buralara     dedi.

Şaştım kaldım.

Bu sırada kapıdan içeri gelin gızım torunumla girdi , üstünde bizim ayı postu diyeceğim güzel bir kürk..yüzü badanalı boyalı makyajlı kozmetik zıkkımından ....ama pek de yakışmış.. torunun elinde ise gocaman bir hamburger, etler sarkıyo içinden yağlı yağlı…oh oh…

Bunlar valla zenginlikte köşe olmuşlar..köydeki  kuzu paçayı , şirdanı , mis gibi dili , lezzetli beyni , kokoreçi , kaburgayı , kanadı , damar çorbasını yemeyenlerin elinden emerigan malı köfteler yağlarıyla akıyor…zenginlik bu olsa gerek dedim içimden

Biz çocukluğumuzda köyde eşşşek peşinde , katır peşinde koşarkene , bizim aile çok şeherleşmiş ya.. vallaha şaştım kaldım ben bu işe. Heyvanı bile markalamış , etiketlemiş bunlar.

Torun :

“Dede” dedi ,

“az önce dolphinariumdan geliyos , yunuslar , foklar , ayı balıkları havalara bir atlıyor , zıplıyor görme..ateş toplarının içinden geçiyor , taklalar atıyor gel seni de götürelim yarın  dedi.

Keşkem bütün Türkiye’de olsa herkeş görse bunları …..köydeki arkadaşlarım da gelse ….onlar da sevserler bu hayvanları …..yarın annemle de şehre sirk gelmiş, ayılar , aslanlar kaplanlar varmış onlar 20 metre yüksekten perande atıyormuş , bisiklete biniyormuş , ateş çemberinden geçiyormuş , onlara gidecez biz sen de geliver”   diye ekledi elindeki salçalı etleri döke döke Tam kapıdan çıkacağım , zabıta mı ne geldi. Nasıl bulduysa bulmuşlar beni burada da . Geçen de ormanda eşşeğe  yaptığım o ayıp hareketten dolayı bana ceza kesmişlermiş.

Yuh dedim ki ne yuh !

“Olum bizim köyde herkeş yapar  bunu”

“Olmaz dayı , yapaman artık. Ödersin parasını , canın isterse bir daha yaparsın. Görmüşler seni…ödeyecen bu cezayı ” dedi genç olanı bıyık altında gülümseyerek.

“Oha” dedim….teşviğin de bu kadarı yani…”parayı ver bidaha bidaha” yap..


“Kaç para borcumuz evladım ?”


Hmmm..bakayım..dayı ....400 liraymış dedi göbekli gerdanlı olanı


“Olum dalga mı geçiyon..umumhane de mi çalışıyor bizim sarıkız ?”


“Yok amca kanun böyle…”


“Yok mu bunun bir kolayı ? ”

“ Var amca var.. kabahatler kanunu  gereği peşin fiyatına vade farksız 4 takside bölüyo devlet…! Yapalım mı taksit sana , şubata kadar taksit taksit ödersin ! ……”

 

10/04/2009

Ahmet Kemal Şenpolat