DON KİŞOT’UN KÖŞESİ

Hayvanlar Uyutulsun İstiyorum Ege Cansen - Tarih 2007

 

 

 


----- Original Message -----
From: Zekeriyaköy Kooperatifi
To: Undisclosed-Recipient:;
Sent: Monday, May 14, 2007 6:28 PM
Subject: Sokak köpekleri ile ilgili Üyelerimizden gelen e-maillerSayın Nazmiye Tüfekçioğlu
Zekeriyaköy Çevre Gönüllüleri SözcüsüNazmiye hanım,Sokak köpekleri meselesini çözmenin tek yolu, bu konuda Hukuk ne diyorsa onu yapmaktır. Bahsettiğim hukuk, tam üyesi olmak için ulusça gayret sarfettiğimiz AB kanun ve yönetmelikleridir. Yüzyıllar süren ve binlerce, belki de onbinlerce olaydan sonra oluşan hukuku, yani sokak köpekleriyle ilgili olarak il idaresinin, belediyelerin ve de diğer yerel yönetim birimlerinin görev ve yetkilerini düzenleyen yasaları ve yönetmelikleri yok sayarak çözüm geliştirilemez.AB mevzuatı içinde, belediyelere, sokakta bulunan başıboş köpekleri toplayıp, belli bir süre, mesela bir hafta barınakta tutmak ve bu süre içinde sahiplenilmeyenleri uyutmak vazifesi verilmiştir. Yani ne kadar üzülürsek üzülelim, bu köpeklerin ebediyen uyutulmasından başka çare yoktur. Bu hayvanları aşılatıp, kısırlaştırıp, kulaklarına da küpe takıp sokaklara salmak diye ne ülkemiz ne de AB mevzuatı içinde bir hal tarzı yoktur. Benim bildiğim budur. Bilgilerim eksik veya yanlış olabilir. Öncelikle ülkemiz hukukçularından ayrıca  Brüksel’deki AB Merkezinden konuyla ilgili yasal kurallar öğrenilebilir. Kurallar ne ise, hepimiz aynen uyarız.Bu beldede yaşayan insanların ve özellikle başıboş köpeklerinin hedefi olan çocukların, sokaklarda ve parklarda özgürce oynama ve dolaşma hakkını kısıtlamamak için  yukarıda arzettiğim  çözüm yolunu hayata geçirmek mecburiyeti vardır. En azından yasal uygulamalara karşı çıkmamak  gerekir.Aksi davranış, kendi tercihlerimizi,  başkalarına dayatmaktan başka bir şey değildir. Ne kadar insaniymiş gibi durursa dursun bu, bir zorbalıktır.Saygılarımla,Ege Cansen




----- Original Message -----
From: Günel Başer
To: ahmetsenpolat@haytap.orgSent: Tuesday, May 15, 2007 3:55 PM
Subject: Fw: Sokak köpekleri ile ilgili Üyelerimizden gelen e-maillerSayın Ahmet Kemal Şenpolat,Bugünkü telefon görüşmemize atfen, .....beyin, kooperatifimiz kanalıyla göndermiş olduğu görüşlerini bilginize sunar, lütfedeceğiniz cevabınızı beklerim.Saygılarımla,
Zeynep Başer***********************************************************************************************************
Sayın Günel Başar  ,
Sayın Ege Cansen,
Aşağıda ismini özellikle sakladığım  kişinin bilgileri tamamen yanlıştır. AB mevzuatında böyle bir uygulama olabilir ama Türkiye AB’ye üye olmadığı ve böyle bir uygulamayı kabul etmediği gibi aşağıda bahsedildiği gibi * 5199 sayılı hayvanları koruma kanuna ve yönetmeliklere göre hayvanları barınaklara tıkıp bir hafta içinde öldürmek ,
* 2005 yılı ve 2006 yılında ayrı ayrı çıkan Bakanlık genelgelerine  göre hele toplu olarak sokak hayvanlarını itlaf etmek hukuken  yasaklanmıştır.* Türkiye bu ana kadar böyle bir uluslararası anlaşmaya da imza atmamıştır.Bugüne kadar idari makamlarca yanlış olarak uygulana gelen ve adeta usta-kalfa-çırak silsilesi ve hiyerarşisi içinde öğrenilen ve uygulanan toplu katliamlar hukuken sona erdirilmiştir. Fiili olarak eskiden gelen bu alışkanlığa uygulamaya devam ettirmek ise , bu zalimliğe kılıf olamaz.Hayvan bakımevlerinin fonksiyonu ise hasta , sakat ve yaşlı hayvanlar için çalışmasıdır. Bir ölüm kampı ya da toplama merkezi de asla  değildir. Ama fiili durum maalesef oraları da nazilerin toplama merkezine çevirmiştir.Mektupta bahsedilen Dayatmacılık konusuna gelince ;Burada bahsedilen durum hayvanların doğal yaşama ortamına girip , Zekeriyaköy gibi bir zamanlar tamamıyla ormanlık bir alana girip evleri yapmak , kooperatif alanları adı altında ve 2b istisnalarından yararlanıp evler inşa etmek , aslında biz insanların hayvanlara ve doğaya olan merhametsizce yaklaşımımız ve tüm hayvanları doğal ortamından uzaklaştırılması için doğaya karşı bizzat bizim dayatmamızdır.Onları mevcut doğal ortamlarında bile yaşamamaları için bulundukları yerlerden imar kanunlarımızı , belediyeleri zorlayarak biz insanların yaptığı bir yerden bir yere sürekli taşıma atma öteleme hareketleri aslında bir dayatmacılıktır.
Dayatmacılık  :  Biz uygar insanlar olarak buralara geldik , artık sizin burada işiniz yok , uzaklaşın , ölün , ölmüyorsanız biz sizi acımasızca öldürürüz dür. Tıpkı Aborjinlerin ingilizler , kızılderililerin amerikalılar tarafından istenmeyen tür ilan edilmesi gibi.Dayatmacılık , petshoplara , üretim çiftliklerine , yurtdışından zevk için getirilip satılan hayvanlara karşı çıkmanın zor olduğunu bilip , kolay yoldan hayvanlarıi dari makamları da alet ederek katletmek , güç denemesi ve mutluluğun onların olmaması üzerine kurulmasıdır.Halbuki musluk ana vanadan kapatılırsa , (üretim çiftlikleri kapatılır , pet shoplar denetlenirse , programlı kısırlaştırma yapılırsa, internet üzerinden hayvan satışı engellenirse  ) sokak hayvanlarının  problemi sona erecektir. Eğer öldürme ile itlaf ile sorun çözülmüş olsaydı , Hayırsız adada , toplu istanbul katliamlarında atalarımız zaten başarılı olmuş olurdu...Birkaç kendini bilmez hayvanseÇerin  yapmış olduğu , komşuluk hukukuna aykırı davranışları , ya da o bölgedeki kısmi hayvan ve doğa hakları savunucularının kısmi de olsa örgütlenmelerini küçümsemek , idari makamlarla müsbet yönde işbirliği adımlarına gitmemek aslında uzun vadede herkesin şikayet ettiği son durumu ortaya çıkarması kaçınılmazdır. Hayvanları öldürmek , uyutmak , kentten uzak dağa taşa terketmek gibi basit bir çözüm yerine işbirliği ve örgütlenmelere yardımcı olmak , yukarıda bahsettiğim sorunun temeli ilgili mücadele etmektir aslolan . Yoksa bir yandan insanlar istediği gibi  petshoplardan hayan alacak , bir yandan ükleye kaçak hayvanlar girecek , bir yandan  mikroçiplennmemiş kayıt altına alınmamış bu zavallıcıkları  terkedecek ,  yasalar kabahatler kanunu kapsamında kalacak , diğer  yandan da belediye bizim vergilerimizle bunları soluk borularını nefessiz bırakaraak teknik deyimi ile UYUTACAK...bu vahşi çember ve bu sorunu günü birlik geçiştirme kabul  edilebilir , insani bir çözüm değildir. Tamamını uyutsanız da bu hayvanlar bu şeklindeki bir rant çemberi devam ettiği sürece sizi yine rahatsız edecek , otobanlarda mahaller aralarında vahşice yine ölecektir.
Sorun yaratan biz insanların , sesleri dilleri olmayan sokak hayvanlarına bu sorunun çözümü onların uyutulması olarak onlara da yüklenenemez. O hayvan kendi aşıları için veterinerin yolunu bile bulamaz.
Oralara terkedilmek kısırılaştırılmamak aşıları olmamak onların suçu değildir. Tüm  genelgeler  ve mevcut yasalarımız hayvanların kısırlaştırılıp , aşılanıp alındığı bölgedeki hayvan koruma gönüllülerinin kontrolüne terkedilmesi yönündedir.Anadolu’nun , AB’den en büyük farkı merhamet duygularının ve hoşgörüsünün sonsuz olmasıdır. Biz onların takip ettiği her yolu ekonomide takip edebiliriz ama bu konuda aramızda büyük fark var. Biz Akdeniz ülkesiyiz. Almanyanın Kanadaının ne iklim ne kültür koşulları bizimle aynı olamaz.AB , o nedenle bizim için bu konusuyla örnek alınacak bir kurum değildir , bilakis bizden çok şey öğrenmeleri gereken ,  sadece kendi düşündüklerinin doğru olduğunu düşünen , hatta bu vahşi uygulamadan sadece ticari olarak para kazanılmasına izin verdiği için uygulaması doğru gözükse de aslında bu yönüyle bile dayatmacı bir kurumdur.Lütfen ekli belgeleri dikkatli olarak inceleyiniz. Bu yazıyı ekleri ile beraber ilgili kişiye yönlendiriniz. 16/5/2007Av Ahmet Kemal Şenpolat
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı
HAYTAP Hukuk Danışmanı