DON KİŞOT’UN KÖŞESİ

Acıklı Bir İtlaf Hikayesi - İznik


Sayın İznik Belediye Başkanı  Veteriner Hekim Kadri Eryılmaz,

Öncelikle şunu belirteyim ki bu mektubun tarafınıza ulaşıp ulaşmayacağını bilmiyorum ; ancak üzerinizde bir etki yaratmayacağını da adım gibi eminim.

Böyle bir mektubu kaleme almayı hiç istemezdim . Ancak geçtiğimiz hafta sonu İznik’teki evime geldiğime bin pişman ettiniz beni , ailemi ve çevremdeki dostları. Buna ne hakkınız var ve hangi doğa üstü yetkinize dayanarak böyle bir yetkinizi kullanıyorsunuz bilemiyorum.

Siz İznik halkının seçilmiş bir temsilcisiniz …Size ve ekiplerinize verilen yetkilerin  padişahlar gibi sınırsız  olmadığını , bu yetkilerle istediğiniz canı alamayacağınızı  ancak onları daha iyi ve daha güzele ulaşmak için o konuma getirilmiş durumda olduğunuzun farkında mısınız ? Tanrı’nın vermiş olduğu onlarca  canı değil , tek canı bile almaya ne hakkınız ne yetkiniz var diye size soruyorum. Bir ağaç bile kesmek için  sırf bir makamda  bulunuyorsunuz diye hakkınız yok ( dikkat edin yetkiden bahsetmiyorum )  . Size yaptığınızın hukuki olup olmadığından zaten bahsetmiyorum ama böyle bir kararı veremezsiniz. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum.

Dediğim gibi bu mektup beş –on dakika içinde ya bir çöpteki yerini bulacak ya da tüm devlet dairelerindeki düzen gereği gelen evrak – giden evrak kısmında numarasını alıp oradan oraya sürüklenecektir. Bir etkisi , faydası veyahut olumlu yanı olmayacağını belki sizi sinir bile edeceğini biliyorum. Veteriner hekimlikten geldiğinizi en azından biraz mürekkep yalayıp üniversite okuduğunuzu da biliyorum. Buna rağmen özellikle köpekleri imha için giriştiğiniz katliamın çok vahşice olduğunun bilincinde olmanız gerektiğini düşünüyorum. Üniversitede size en kutsal olan yaşatmayı mı yoksa kısa yoldan problemleri ortadan kaldırmayı mı öğretiyorlar ?

Pazar günü kentin ortasında saatlerce ( dakikalarca değil ) can çekişen , inim inip böğüren hayvancağızı hepinizin özellikle ekibinizin görmesini isterdik. Tüm mahalle , sokak , konu komşu zehirlettiğiniz hayvancağız nedeniyle ayağa kalktı

Bilirsiniz hayvanların özellikle köpeklerin ağrı eşikleri çok yüksektir. Belirli bir limite gelmeden bağırmazlar. Bu hayvancağız zehirlenme nedeniyle o kadar bağırdı o kadar inledi ki dayanmak mümkün değildi ..bu kadar mı vahşete ve katliama davetiye çıkarmaya hazırsınız ? Bu mu ilkel çözümünüz ?  Bu zihniyet bu bakış açısı çok yakında güzelim tarihi İznik’i de bu dar bakış açısıyla nice imar kıyımlarına , nice SIT bozgunlarına nice kural tanımazlıklara da götüreceğinden adım gibi eminim. Çünkü kısa yoldan , zahmetsiz , bilimsiz çözümler sizlerin hakkında böyle düşünmemi gerektiriyor. Biz sizlere neyi teslim ediyoruz , siz neler yapıyorsunuz ?  Hangi doğa-üstü güç size bunu veriyor çok merak ediyorum.

Pazar sabahnın köründe tüm tepkileri gözönüne de alarak zavallı hayvancağızı kurtarmak için büyük bir cesaretle özel telefonundan aradığımız  veterineri , hayvanı kurtarmak için gerekli iğneleri yaptırdığımızdan ve çevredeki insanların çaresiz bakışlarını , çocukların gözlerindeki o korkuyu burada anlatmak istemiyorum. Ama bir inleyiş düşünün ki Aya Sofya'ya açılan ana cadde neredeyse bu yaptığınız vahşeti izledi . Zehirlemek bu kadar mı merhamet duvarlarınızı ördü ? Zavallı böğürmekten beti benzi soldu , ağzından gelen köpükler , nefes almakta zorlanan vücut adeta beni kurtarın ya da öldürün diye inim inledi…

Tüm çabalarımız maalesef bir çöp kamyonunun  makinesinde yok olacakken ,aynı çöp kamyonu ile  hayvanı ıssız bir yere götürmey ikna edip  acılarının ya da zehrin geçmesini bekledik. İnanır mısınız 400-500metre uzaktaki evimize kadar hayvancağızın havlama ve bağırarak eşinme sesleri geldi. Size yapılan vahşetin , kıyımın , zalimliğin ve acımasılığın boyutunu anlatmaya çalışıyorum.

Öğleden sonra saat  3 olduğunda hayvanın zeytin altında yatmakta olduğu yer tepinmekten eşinmekten çukur olmuştu. Düşünebiliyor musunuz (belki de farkında olmadan) verdiğiniz işkenceyi ? Yattığı yerden bir can,  yeri tek bacağı ile ne kadar derinleştirebilir ? Kafasıyla diliyle ne kadar kazabilir ? Bir CAN dan bahsediyorum size ama veteriner olmanız maalesef verdiğiniz emir ya da farkında olmadan emriniz altında çalışan insanların bakış açısı bunu anlayabilir mi ? Hissedebilir mi ?

Maalesef daha sonraki saatler bir türlü hayvancağızı iyileştirmediği gibi küçük kasabada tekrar bir veteriner bulup uyutamadık çünkü adamcağız köylerden birine gitmişti. Kendim iğne yapıp uyutacağım ama eczane bana verir mi zehiri , narkozu ?

Sizin uzun uzadıya zamanınızı almak istemiyorum..eminim yapacak bir ton evrak işiniz , ihaleleriniz , toplantılarınız  vardır. Sonuçta burada can çekişen bir canı kurtarmak için kentin bilinmeyen köşesinde verilen mücadelenin öyküsünü anlatıyorum. İlginizi çekiyor mu bilmiyorum…Mektubun bu köşesine geldiğinizde eminim kendinizi savunacak bir ton da cümle de bulduğunuzdan da acaip eminim..Hatta sabırsızlıkla bana bunları yetiştirmek için fırsatını da kolluyorsunuzdur…

Ama hikaye bitmedi…

Akşam üstü olduğunda zar zor veterineri tekrar bulduk ama ne çare ki adamda ne zehir var ne can öldürmek için teşkilat ..bir silahımız yokki bu işkenceyi bir zeytinlikte sona erdirelim , toprakta açılan çukurun derinleşmesini önleyelim bir kabusu kentin bilinmeyen bir köşesinde sona erdirelim…iniltiler , sayıklamalar , havlamalar son bulmuyor , göz yaşlarımız sel oluyor..bir hayvanı bile öldüremiyoruz..sonunda yapılan “kısmi narkoz” saatler sonra ( dakikalar değil ) hayvancağızın en azından ağrısını dindiriyor…ama nefes almasını engellemiyor..Yardım etmek için bulduğumuz veterinerin ise işi var , kendi işlerine yetişmek zorunda..Biz ise çaresiz bakıyoruz artık canını versin diye…ama hayvancağız inadına yaşıyor inadına nefes alıyor , inadına direniyor….En sonunda narkozun etkisiyle  tepinmeler ve havlamalar durmuş , dili damağı kup kuru olmuş artık..geçici bir süre rahatlıyor…Yalvarıyorum ne olur zehir etki etsin narkoz geçmesin diye..ya geçerse bir-iki saat sonra …

Bir yarım saat sonra aynı çöp arabası geliyor..çöpçülerin bakışları aynı vicdansız bakışlar , aynı mutad ilkellik , aynı ruhsuz duygular..çünkü yatan bir İT …itoğlu it…onlar sabahleyin de haklıydılar..şimdi de dedikleri çıktı…boşuna uğraştık…başından girmeliydi o arabaya..boşuna kıyamet koparıyoruz sabahtan beri….Dedikleri oldu ve hayvancağız (nefes almaya devam ederken) çöp aracının arkasındaki yerini yerini aldı , …cazgır çıkmıştık onların gözünde ….it için , itin oğlu için koşturduğumuzdan ne haberleri vardı , ne yapılan iğnelerden, ne bulduğumuz veterineri defalarca zeytinliğe getirip götürmelerimizden …....itin oğlu gebermişti… ..o can çekişmezdi çünkü ( onların ) Cenab-ı hakları  onu öyle yaratmıştı…

Zabıtaya masumane yapılan küçük şikayetimiz tabii ki kibarca reddoldu..Sizler asla böyle bir şey yapmazdınız olsa olsa iğneyle en modern şekilde uyuştururmuşsunuz ,bunu yapanlar köpekten rahatsız olan esnafmış vs vs vs gibi diplomatik ve açık yalan laflar.Yani benim seçtiğim benim maaşını vergimle verdiğim adam gözümün içine bakarak bana yalan atıyor utanmadan. Herkes biliyor kimin kimi nasıl katlettiğini İşin daha kötüsü kendilerini buna inandırıyorlar, akıllarınca temize çıkıyorlar.

Nasıl bir zehir vermişsiniz  ki bu bir canı 7 saatte can çekiştirip en ızdıraplı anları yaşatıyor ? Tam 7 saat bir hayvan can veremiyor . Bu kadar mı önünüzü göremeyecek kadar körsünüz diye içimden size sormak geliyor ..Buna rağmen mi kendinizi kandırabiliyorsunuz ?

Vahşet olduğunu bildikleri halde buna bile yürekler yetmiyor kabullenmeye..Çıkın erkekçe söyleyin “biz katlediyoruz , insanlar can çekişirken işkence görürken hastane koridorlarında ölürken siz bir it için uğraşıyorsunuz” diye..bunu bile demiyor hala inkar ediyorsunuz zehirlediğiniz canlara , gözünüzü kapattıyorsunuz çıplak gerçeklere…

Öte yandan bir  belediyeciliği de çok da güzel temsil ediyorsunuz gurur duyun demek de lazım.Kim bilir ne övgüler de alırsınız eşden dosttan. Hele yeni seçildiğinize göre seçimden sonraki ilk icraatınızın ortalıkta can çekişen hayvanlar olması bir veteriner olarak ne kadar da mutlu ediyordur sizi ve ekiplerinizi  !

Ama bana sakın savunma olarak esnaftan,  halktan şikayet var , birileri ısırıldı , kuduz vakası var , halk kendi zehirliyor bunları falan demeyin..size ben değil tüm dünya güler..turist gelsin diye yaptırdığınız pankartlar da çok güzel. Emin olun sizin gibi düşünenler orayı da işgal edecek turist olarak gelecektir İznik’e.Bu kafayla bu anlayışla devam edin Nicaea bakın daha ne turistler görecek….

Sizin veteriner hekim olduğunuzu söylüyorlar..umarım parasızlıktan , maddi çıkarlardan dolayı (diğer bir çok yurdum belediye başkanları gibi ) böyle bir umutla gelmemişsnizdir o makama. Umarım bu bir yanılgıdır geçici bir kabustur bütün bu olanlar ..hala umut etmek istiyorum, hala güvenmek istiyorum…

( Bir veteriner hekime söylüyorum bunu ne acı , ne traji komik !)

Ne olur…… Güvenmek için yalvarıyorum size !..

Başka da bir şey gelmiyor elimden .

Geride kalan  saatler süren çaresiz inlemeler , havlamalar , zavallıcığın çöp arabasının arkasından sarkan ayacığı , bizlere çöp arabasından “hoşçakalın teşekkür ederim” diyen ama hala ölmeyen vücudu ve hangi zeytinliğin bilmem neresinde saatler boyunca can çekişme ile açılan çukuru kalıyor…

Saygılar sunamıyorum kusura bakmayın. Hala titriyorum çünkü …

Umarım cehennem vardır ve her hak eden de yerini bulacaktır !..

20/04/2004

 

  • Acıklı Bir İtlaf Hikayesi - İznik