DON KİŞOT’UN KÖŞESİ

Sokakta Beslediğim Hayvanın Verdiği Zarardan Sorumlu Muyum?

Bu hayvanları aslında “yarı sahipli” hayvanlar olarak değerlendirmek gerekir.

Tam kontrolü bizde olmasa bile özellikle besleme dışında bu hayvanların kısırlaştırma ve tedavisi emek ve bütçe gerektirdiğinden Anadolu’da bir çok dükkanın, evin önü bu hayvanlarla doludur. Onlarla ilgilenen kişi suyunu yemeğini genelde verir ama ötesine de çok karışmaz. Hatta kapısının önünde öldüğü zaman da çok üzülmez.

Belediyenin ya da bakanlığın asli görevini yapmak istememesi , bütçe ayırmaması ya da bu işi bilen liyakatlı yakalama ekibi , veteriner hekim ya da tekniker çalıştırmak istememesi nedeniyle devletin görevini yerine getirmeye çalışan kişilerin üstüne bir de sorumluluk yüklenmeye çalışılmaktadır. Olası ısırma ya da benzeri olaylarda dava açılan kurum idare mahkemelerinde davalı olarak idare gösterildiği halde , inadına sorumlu olarak vatandaş gösterilmeye çalışılması özünde bu işlerden rahatsız olanların hırsını alabilecekleri soyut bir devlet birimindense gerçek kişiyi bulup ona öfkelerini kusmaktan kaynaklanmaktadır.

Hayvan besleyenler devamında kısırılaştırma da yaparlarsa aslında görevi kısmen tamamlamış olurlar. Gerçekçi olmak gerekirse ; sadece besleme yapmak , kısırlaştırmasız ya da üretim çiftliklerinin kapatılması için mücadele edilmemesi tek başına bir anlam ifade etmeyecektir. Populasyonun artmasına da aslında bu iyinetli yarı hareketler neden olur.

Maliyetli olan kısırlaştırma çalışmalarını cebinden ödeyen kişilere de sanki bu hayvanlar onların malıymış gibi bakmak yerine devletin ihmal ettiği görevi tamamlamaya çalışan merhametli vicdan sahibi olarak insanlar olarak bakmak gerekir. Kimse sokaklarda aç sefil hayvan görmek istemez. Onları da vicdani sorumluluğunu yerine getiriyor diye hayvanları zimmetlemek de doğru değildir. Aslolan tüm sahipsiz hayvanların şikayet edenler tarafından dahi sahiplendirilmeye çalışılmasıdır. Fakat bizim ülkemizde cins ve yavru köpek olmadığı sürece kimse bu hayvanları sahiplenmez bunun da sorumluluğu yine bu hayvanlara merhamet göstermeye  çalışan gerçek ve tüzel kişilere kesilir. Oysa kimse sokaktaki kimsesizlere destek oluyor diye onları destekleyen kişi ve kurumları suçlamaz, kimsesiz çocukların verdiği çevreye verdiği olası zararlar için trol tayfası işbirliği ile ortalığı ayağa kaldırmaz.

 

Bizlerin aslında bu gibi merhamet dolu , cebinden parasını harcayan , gençliğini tüketen insanlara teşekkür etmemiz gerekirken , coğrafyamızın kaderi gereği hiçbir iyiliği de cezasız bırakmayız ve sanki bu hayvaları onlar çoğaltıyor ya da kendileri doğurtmuş gibi sorumlu tutmaya çalışırız. Kimse üretim çiftliklerini köylerde kasabalarda hayvanları üretip salanları görmez. Hele bakanlığı ya da belediyenin ilgili birimlerini telefonla maille sosyal medya ile taciz etmez. besleme yapan kişi asıl sorumlu olarak özellikle algılatılmak istenir. Çünkü kendisinin yapamadığı vicdan hareketini bir başkasının yaptığını hele ne emeklerle fedekarlıklarla yaptığını görünce ezilir.

 

Sokakta sahipsiz hayvan besleyen,  örneğin sahipsiz köpeğin verdiği zararlardan sorumlu tutulamaz.

 

Her ne kadar, TBK m.67/I;

“Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür” şeklindeyse de, sokakta kedi, köpeklere yalnızca mama ve su veren kişilerin madde kapsamında yukardaki gerekçeler nedeniyle bu kapsamda kesinlikle değerlendirilmemesi gerekir.  Nitekim sahipsiz hayvana besleme yapmakla bu hayvanların fiilen kontrol edilmeleri de söz konusu değildir.

 

Diğer yandan bunları besleyen kişiler ahlaki bir görev yerine getirmekte olup, bu durumdan menfaat elde etmezler. Ayrıca, hayvanın yalnızca bakımını geçici bir süre üstlenmekte olup, yönetimini üstlenmemektedirler. Bu nedenlerle de maddenin aradığı sorumluluk koşulları gerçekleşmez.25/05/2023

 

 

 

Daha detaylı bilgi için :

 

(111 Soruda Hayvan Hakları Kitabı )