DON KİŞOT’UN KÖŞESİ

Hangi Hayvanın Hakkını Savunuyoruz ?

Tamam şu konuda sonunda anlaştık :

Söz konusu olan hayvanlar sadece kedi ve köpekler değil.

Biz şehirliler her ne kadar onlarla daha çok muhatap oluyorsak da başka hayvanlar da var bu dünyada. Onların hakkını da savunmak gerekiyor. Dolayısıyla çalışmalarımızın tek bir yöne kanalize edilmemesi gerekiyor. Örneğin, yük hayvanları , hayvanat bahçesindeki yaban hayvanları , özel mülkiyette aslan ayı kaplan gibi yaban hayvanı besleme hobisi olanlar , dolphinariumdaki  morslar , foklar, yunuslar,  hatta çevre kirliliğine maruz kalan kanatlılar,  mezbahalardaki çiftlik hayvanları ...

Saysak bu liste uzayıp gider böylece

Peki bu gerçeği herkes bilir de , internetteki gazlara gelip okumadan bilim insanları ile görüşmeden neden yalan yanlış bilgilerle sokağa dökülür de asıl olması gereken zorunlulukları  söylemezler ?

Sıkı durun size çok özel bir sır vereceğim :  Yıllardır bu kısaca anlatmaya çalıştığım çelişki bize yasa maddesi içinde bağırıyor ama kimse o kadar yazdığımız da halde görmek dahi istemiyor. Çünkü hayvan sever (!) olduğunu iddia eden bir çok kişi asıl bu çelişkiye odaklanması gerekirken ,  sorunun ana temeline parmak basması gerekirken , yasa değişikliği için bu konunun  da ele alınması için çabalaması  gerekirken kafası bulandırılıp ilgisiz yerlere kanalize oluyor.

Şimdi size desemki, madem hayvanlar malum 5199 sayılı yasa ile korunmaya çalışılıyor , o zaman siz kedi köpekperest misiniz ?  Sadece onlar için mi mücadele etmeniz gerektiğini düşünenlerdensiniz.  Çünkü bu yasa 4-b maddesinde aynen şunu söylüyor :

Madde 4-b) EVCİL hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.

Demekki neymiş , biz hep beraber evimizde , başını okşadığımız kedi ve köpekten yana tavır almalı , yukarda saydığım diğer hayvancıklara pek de el uzatmamalıymışız.  Aslında EVCİL hayvanları koruyan bir yasa varmış elimizde. Tüm hayvanları koruyan bir yasa yokmuş. Çünkü büyüklerimiz yasa ile öyle öngörmüş. “Petleri” ile mutlu ,mesut birbirlerine sataşmadan yaşasınlar diye düşünmüşler.

Yani zaten ev ve süs hayvanı olarak adlandırılan hayvanın da pek hakkı da bilinen malum sebeplerden korunmuyor ama söz konusu olan hayvanat bahçeleri , deney merkezleri , yunus parkları ya da faytondaki zavallı hayvanlar olduğunda 5199 sayılı hayvanları sakın koru-MA yasası kapsamında bile  değillermiş. Çünkü 5199 da İLKELER ara başlığı altında böyle bir düzenleme yasada yapılmış...ve bu taa yasanın çıktığı 2004 ten beri böyle imiş. Yasa koyucu “ilke” olarak bütün hayvanları değil ama evcil hayvanları merkeze yerleştirmiş.

Hem tüm hayvan haklarını savunuyorum diye ortaya çıkıp , hem de bu çelişkiyi görememek , okumuş değil ama okutulmuş olan bir toplumun bir başka hastalığı olsa gerek.

Ve bir Allahın kulu da kalkıp yıllardan beri bunu sokaklarda protesto yürüyüşlerinde , bağırıp çağırırken söylememiş. Varsa yoksa sadece kendi hayvanı ya da hayvan bakımevlerindeki köpüşleri....Kimse kalkıp bu madde için bir itirazda bulunmuyor ? Çünkü medyatik yapılmayan unutulmuş bir madde  insanlara  popülerlik ve saldırı için olanak sağlamıyor.

Kızımızın düğünündeki davette  löp löp biftekleri yiyip de  hayvan bakımevinde baktığımız köpeklere laf gelince belediyeler karşısında cengaver kesilen “barınakçılar”  ,  bu konudaki bir çok çelişkimiz gibi inekler ,kuzular , atlar , eşekler olduğunda sesini  nedense çıkartmıyor.

Çünkü içinde yaşadığımız  toplum gibi biz de onların bu bölümünü zaten ağız tadımız için ya da  ekonomik değerleri için “mal” olarak kabul etmişiz.  Yasadaki bu çelışkiyi dile getirip yazanlara da bağırıp çağırmak tahrik etmek de aslında bu toplumun sesi çok çıkanları dinlemeyi tercih ettiğini, bilimsel olarak çalışanları, emek sarfedenleri hiçbir zaman dikkate almayacağını gösteriyor.

Ne kadar inkar ederseniz edin bu toplum hamaset duygularına oynayan siyasetçileri seviyor. Kendinden olmayanları bir yerlere tıkıyor , öldürüyor , yok etmek için her fırsatı değerlendiriyor.

Ne yazıkki hayvan haklarını savunmak da ancak bu doğruyu görebilen bir avuç evet sadece bir avuç insanın azmi birlikteliği ve inanmışlığı ile yıllardır maalesef sadece bir merkezden (HAYTAP) harekete geçiriliyor.

Ne mutlu bana ki böyle arkadaşlarım var  , ne mutluki doğru insanı  yanlış insandan  hayvansever de olsa görüp tevazuluk sınırı içinde kalıp kimseye laf yetiştirmeyip çalışan ekip arkadaşlarım var.

Ne mutluki neyi savunduğunu nerede savunduğunu nasıl savunduğunu bilen     her gün giderek daha fazla eğitim almış ve bilinçlenmiş  kedi ve köpeğe odaklanmış hayvanseverler değil, hak savunucuları var...09/07/2012

 

 

  • Hangi Hayvanın Hakkını Savunuyoruz ?
  • Hangi Hayvanın Hakkını Savunuyoruz ?