DON KİŞOT’UN KÖŞESİ

Para Cezası ile Adalet Duygumuz Arasındaki Denge

 

Bilindiği üzere haziran 2004 yılında Türkiye canlarımız açısından yeni bir yasaya kavuştu. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası. Biraz Avrupa topluluğunun bastırması ve uyum yasaları endişesi biraz da oluşan kamuoyu nedeniyle tüm yasalarımızda olduğu gibi parlementomuzda eller kaldırıldı ve indirildi. Doğru düzgün tartışma ortamı kamuoyu bile yaratılmadı. Sonuçta ne oldu ?

Kelimeleri teorik olarak seçilmiş çok güzel bir yasa metni ortaya çıktı ancak iş uygulamaya gelince tüm yasalarımızda da olduğu bir boş balondan başka bir şey olmadığı görüldü.

Örneğin bu yazının içinde  şu anda gördüğünüz fotoğrafların ve yazıların içinizi nasıl burktuğunu tahmin edebiliyorum. Hemen hırslandınız ve bu hasta ruhlu insanlara gününü göstermek ve adaletin en azından yerine getirilmesi gerekir bir şeyler yapılmalı ( !)    dediniz , değil mi ?

( yapmalıyım değil )  !!!!!!!!!!!

Gerekli tüm prosedürlere uyup savcılığa suç duyurusu dilekçesi verdiğinizde her şey yolunda gitse bile köpek zaten sahipsiz bir “it oğlu it” ise alacağınız ceza ekonomik idari para cezası olmaktan öteye gitmeyeceğini biliyor muydunuz ? işin daha vahimi cezanın idari para cezası olmasının sabıkanıza işlenmeyeceğini söylesem adalet sağlama duygunuz bu durumda ne olur ?

Sahipli olduğunda ise 4 aycık hapis cezası (TCK md 151/2) onun da büyük olasılıkla para cezasına çevrileceğini tahmin edebiliyor musunuz ? ya da bu insanın Nasrettin Hoca misali parasını veren düdüğü çalar kardeşim” diye duruşma çıkışı bıyık altından gülümsemesini…

Peki devlet böyle bir adaleti sağlayamayınca vatandaş içinde kalan bu ihaneti , bu uğraşmasını , ve canlarımıza yapılmış bu alçaklığı nasıl adalaet yolu ile sağlama yoluna gidecektir ?

Yani meclisimiz bu yasa çıktığında elleri kolları düşünmeden tartışmadan kaldırıp indirirken halkımızı suça teşvik etmiş olmamış mıdır ?

Bunu da varın siz düşünün !…

ISTANBUL ,06.06.2005

 

 

  • Para Cezası ile Adalet Duygumuz Arasındaki Denge