DON KİŞOT’UN KÖŞESİ

Hayvan Hakları-Hayvan Refahına Karşı

Kanatçı ya da kebapçı olarak çalışan bir işletme sahibi yemek artıklarını sokak köpeklerine veriyor diye hayvan hakkı savunucusu değildir ama belirli bir türün daha rahat yaşaması için duyarlıdır. Bunu zaten sorgulamaz. Onun dünyasında ineklerin katledilmesi normal ama sokakta gördüğü kedinin beslenmesi de normaldir.

Bu, hayvan hakkı savunuculuğu değil, belirli tür hayvana karşı sempati duymaktır. Bir şirketin deri köpek elbisesi tasarımı da o ürünü alanların hak savunucusu olduğunu değil , kendi hayvanına karşı obsesif takıntısıdır. Çünkü bir inek kendi köpeğinden daha değersizdir. Değerli olan kendi malına biçtiği değerdir. Fakat bu kişi kendini yine de hayvan sever olarak niteler.

Pet hayvanları olarak nitelenen hayvanlar sevilir beslenir.Av hayvanları öldürülür. Çiftlik hayvanları yenir. Kürk ve deri hayvanları giyilir. Yaban hayvanları tutsak edilir. Genel anlayışı bu olan ve bu bakışı aşmak istemeyen çoğu insan kendini yine de hayvansever kabul etmesi başlı başına çelişkidir. Hatta tüm bu çelişkiye rağmen bir avcının yaptığı avı savunması ama köpeğini deli gibi sevmesi veya bir petshop dükkanının evcil hayvan satışının haklı olduğunu sonuna kadar savunması , kürk giyen birisinin bir kedi yavrusunun internetteki görüntüsüne ağlaması onun belirli bir türe karşı sempati duymasından öte bir şey değildir.

Tıpkı beyazların sadece beyaz ırka sempati duyup , Çinlilerin yok olmasını istemesi , siyahilerin köle olmasındaki haklılık savunması duruşunda minareyi kılıfına uy-durması gibi.

Yüzlerce yıldır hayvanların insanlar için yaratıldıklarına inanıldı; bu inanç insana hayvanı yeme, hapsetme ya da eğlence aracı olarak kullanma hakkı tanıdı. Bizler Türki-ye’de son onbeş yıldır bu inanç ve hakların sorgulanması için uğraşıyor, bu mücadelede bazı gerçek hakları arıyor, “Farklı canlıların eşit derecede önemsenmesi” gerektiğini söylüyoruz. Üstelik sözünü ettiklerimiz sadece kedi, köpek gibi evcilleşen hayvanlar değil, deneylerde kullanılan maymunları, hayvan çiftliklerindeki inekleri, yunus parklarındaki yunusları, sirklerdeki aslanları, kaplanları, hayvanat bahçesine hapsedilen ayıları ve diğerlerini de kastediyoruz.

İnsanların hayvanlara karşı zorbalığı dünya genelinde bir düşünce birliği içinde eylemlerle kırılmaya çalışılıyor. Çünkü hayvan haklarını korumak onları sevmekten çok onların bağımsız varlıklar olduğunu kabul etmekten geçiyor. Türkiye 'de ise hayvan hakları maalesef merhamet duygusundan öteye geçip hak boyutuna gelemiyor. İşte bu yüzden "hayvan hakkı savunucuları" hayvanseverlerden farklı olarak, hayvanların ahlaki statülerinin olmadığını bildiği hâlde onlara karşı ahlaki sorumluluk taşıdıklarını bilen insanlardan oluşuyor.

Tıpkı bebeklere, zihinsel engellilere, yaşlılara ya da Alzheimer hastalarına karşı hissettiğimiz sorumluluk gibi.

( 111 Soruda Hayvan Hakları Kitabı - Av.Ahmet Kemal Şenpolat )